English
ORTHOPTER : English Turkish
n. ornitopter, kanat çırparak uçan uçak, düzkanatlılar
ORTHOPTERA : English Turkish
n. düzkanatlılar
ORTHOPTERON : English Turkish
n. düzkanatlılar
ORTHOPTIC : English Turkish
adj. ortoptik, görme gücünü düzeltme ile ilgili; göz koordinasyonunu geliştiren
ORTHOPTICS : English Turkish
n. ortopti, görme gücünü düzeltme (özellikle göz kaslarını güçlendirme egzersizleri ile) orthoptist$55727$|orthoptists $WI_PHON:"
r'03B
pt026A;st /
02D
'03B
p-" $WI_FREQUENCY:33 $WI_POS:48 $WI_CONJ:"193" ortoptist, görme gücünü düzelten kimse; görme gücünü düzeltme konusunda uzman olan kimse
ORTHOREXIA : English Turkish
n. sadece sağlıklı gıdalar tüketmek ile ilgili olan güçlü arzu
ORTHORHOMBIC : English Turkish
adj. ortorombik, rombik kristalizasyon örneği ile ilgili, dik açılarda kesişen üş eşit olmayan eksen ile karakterize edilen kristalizasyon örneği ile ilgili (Mineraloji)
ORTHOSCOPE : English Turkish
n. ortoskop, göz muayenesinde kullanılan araç
ORTHOSCOPIC : English Turkish
adj. ortoskopik, ortoskop ile; ortoskopa ait (göz incelemelerinde kullanılan cihaz)
ORTHOSIS : English Turkish
n. düzeltme, uyumlaştırma, hizalama; (Tıp) ortopedik uyumsuzlukları düzeltme; (Tıp) hareket edebilen vücut kısımlarının fonksiyonunu iyileştirme ve zayıf kas veya eklemleri desteklemek veya düzeltmek için kullanılan ortopedik cihaz ortotik araç veya atel; (Tıp) nevrotik durum düzeltme
ORTHOTIC : English Turkish
n. (Tıp) ortotik, hareket edebilen vücut kısımlarının fonksiyonunu iyileştirme ya da eklem veya güçsüz kasları düzeltmek veya desteklemek için kullanılan ortopedik cihaz ortez veya atel
ORTHOTIC : English Turkish
adj. ortotik, ortopedik cihazların takılması ile ilgili olan bilim ile ilgili, ortotike ait veya onunla ilgili
ORTHOTICS : English Turkish
n. ortotik, ortopedik cihazların takılması ile ilgili olan bilim
ORTHOTOPIC : English Turkish
adj. ortotopik, normal pozisyonda; bir organın normal anatomik pozisyonunda nakli ile ilgili
ORTOLAN : English Turkish
n. ortolan
ORTS : English Turkish
n. artıklar, artan yemekler, önceki öğünden kalan yemek; kırıntı, lokma
ORVIETO : English Turkish
n. hafif İtalyan sek beyaz şarap; orta İtalya'da bir kasaba
ORWELL : English Turkish
n. bir soyadı; George Orwell (
1950, Eric Arthur Blair olarak doğan), en çok "Hayvan Çiftliği" ve "1984" adlı çalışmaları ile tanınan İngiliz yazar
ORWELLIAN : English Turkish
adj. George Orwell'le alakalı; Orwell stilinde (özellikle Orwell'in "1984" adlı romanındaki totaliter yönetimi taklit eden)
ORYX : English Turkish
n. afrika antilopu
OS : English Turkish
işletim sistemi, bir aygıtın çalışmasını sağlayan aparatlar; bir bilgisayarın çeşitli işlemleri için kaynaklarının tahsisinden sorumlu o bilgisayar içerisindeki esas program
OS : English Turkish
tayfa, sıradan denizci, ticari denizcilikte en düşük rütbeli tayfa; denizde çok az tecrübesi olan düşük rütbeli denizci (İngiliz Kraliyet Deniz Kuvvetleri'nde kullanılan terim)
OS : English Turkish
n. osmium, metalik kimyasal element
OSAGE : English Turkish
n. Osage Kızılderili kabilesi üyesi; Osage Kızılderili kabilesinin dili
OSAKA : English Turkish
n. güney Honshu'da (Japonya) bir liman
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani