Multilingual Turkish Dictionary

English

English
OUTPLACEMENT : English Turkish

n. dışarıdan işe yerleştirme, işten ayrılmış işçilere bir şirket tarafından sunulan iş bulma yardımı; yerdeğişim

OUTPLAY : English Turkish

v. daha iyi oynamak

OUTPOINT : English Turkish

v. açık farkla yenmek, daha fazla orsa seyri yapmak, daha fazla puan almak

OUTPORT : English Turkish

n. dış liman, şehir dışındaki liman

OUTPOST : English Turkish

n. ileri karakol, başkentten çok uzak yer

OUTPOUR : English Turkish

n. dökülme, taşma, içini dökme, karşı konulamaz duygu

OUTPOURING : English Turkish

n. dökülme, taşma, içini dökme, karşı konulamaz duygu

OUTPRODUCE : English Turkish

v. başkasından fazla üretmek, daha fazla üretmek; üretimde olduğunun üstüne çıkmak

OUTPUT : English Turkish

n. çıktı, çıkış gücü, verim, üretim, k.d.v. ödemeyi gerektiren mal

OUTPUT DEVICE : English Turkish

çıkış aygıtı, işlem sonuçlarının ortaya koyulduğu bilgisayar parçası (örn. monitör, yazıcı, vs.)

OUTPUT METER : English Turkish

çıktıölçer, çıkış gücünü ölçen aygıt

OUTPUT PROGRAM : English Turkish

çıktı programı, bilgisayarların çıktı faaliyetlerinden sorumlu bir program (Bilgisayar)

OUTPUT UNIT : English Turkish

çıkış birimi, bilgisayardan çıktı kabul eden aygıt (örn. yazıcı, monitör, vs.)

OUTRACE : English Turkish

v. yarışta galip gelmek, yarışma kazanmak; hızda üstün çıkmak

OUTRAGE : English Turkish

n. zorbalık, yasadışı hareket, tecâvüz, hakaret, rezalet

OUTRAGE : English Turkish

v. tecâvüz etmek, çiğnemek, zorlamak, hakaret etmek, zedelemek (onur vb.), kırmak, kötü davranmak

OUTRAGED : English Turkish

adj. zarar görmüş, incitilmiş, ihlâl edilmiş; sarsılmış; öfkeli

OUTRAGEOUS : English Turkish

adj. aşırı kötü, çok çirkin, rezil, aşırı, acımasız, zalim

OUTRAGEOUSLY : English Turkish

adv. saldırganca, ahlâksızca; skandal yaratacak biçimde; alay edilecek bir biçimde; şok edici bir şekilde

OUTRAGEOUSNESS : English Turkish

n. rezalet, rezillik

OUTRANCE : English Turkish

n. yapılabileceğinin en fazlası, uç sınır

OUTRANGE : English Turkish

v. daha uzun menzilli olmak, daha ileri gitmek, geçmek

OUTRANK : English Turkish

v. rütbece daha üst olmak, daha önemli olmak

OUTRE : English Turkish

adj. acayip, normal ötesi; alışılmadık (Fransızca)

OUTREACH : English Turkish

v. daha ileri gitmek, daha iyi uzanmak, aşmak