Multilingual Turkish Dictionary English

PLACARD : English Turkish

v. afiş yapıştırmak, afişlerle duyurmak

PLACATE : English Turkish

v. yatıştırmak, sakinleştirmek, gönlünü almak

PLACATORY : English Turkish

adj. yatıştırıcı, sakinleştirici, teskin edici

PLACE : English Turkish

n. yer, mahal, mekân, yerleşim yeri; ev, hane; basamak, sıra; mevki, makam; statü; sorumluluk; iş

PLACE : English Turkish

v. yerleştirmek, koymak; yerini belirlemek; oturtmak; görevlendirmek; yazdırmak [tel.]; yatırım yapmak; yatırmak (para); vermek (sipariş), ısmarlamak

PLACE AN ORDER : English Turkish

v. sipariş vermek, ısmarlamak

PLACE BET : English Turkish

n. bahis

PLACE CARD : English Turkish

davetlilerin masadaki yerlerini gösteren kart

PLACE HUNTER : English Turkish

mevki avcısı

PLACE KICK : English Turkish

serbest vuruş

PLACE MAT : English Turkish

n. amerikan servis, tabak altlığı

PLACE NAME : English Turkish

yer ismi

PLACE OF AMUSEMENT : English Turkish

n. eğlence yeri

PLACE OF BIRTH : English Turkish

n. doğum yeri

PLACE OF EXILE : English Turkish

n. sürgün yeri

PLACE OF RESIDENCE : English Turkish

n. ikametgâh, oturma yeri

PLACE OF RESORT : English Turkish

n. uğrak yeri, buluşma yeri

PLACE OF WORSHIP : English Turkish

ibadethane, tapınak

PLACE ON PROBATION : English Turkish

n. göz hapsinde tutmak

PLACE ON RECORD : English Turkish

v. kayda geçirmek

PLACE ONE'S BET : English Turkish

v. bahis yapmak, oynamak

PLACE ONE'S STAKES ON : English Turkish

v. üzerine oynamak, varını yoğunu yatırmak

PLACE ONE'S TRUST IN : English Turkish

v. güvenmek, itimat etmek

PLACE RELIANCE IN : English Turkish

v. bel bağlamak

PLACE RELIANCE ON : English Turkish

n. güvenmek