Multilingual Turkish Dictionary English

PRISM : English Turkish

n. prizma

PRISM BINOCULARS : English Turkish

n. prizmalı dürbün

PRISMATIC : English Turkish

adj. prizmatik, prizma şeklinde

PRISMATIC COLORS : English Turkish

prizmatik renkler

PRISMOIDAL : English Turkish

adj. prizma şeklinde

PRISON : English Turkish

n. hapishane, cezaevi, kodes, hapis, hapsetme, delik

PRISON AUTHORITY : English Turkish

cezaevi otoritesi, cezaevleri kurumu, bir devlette hapishanelerdeki sistemi belirleyen kurum

PRISON BREAKER : English Turkish

firari, hapisten kaçan tutuklu

PRISON BREAKING : English Turkish

firar, hapisten kaçma

PRISON CAMP : English Turkish

esir kampı, açık cezaevi

PRISON EDITOR : English Turkish

n. yazı işleri editörü

PRISON OFFICER : English Turkish

n. cezaevi görevlisi, gardiyan

PRISON PSYCHOSIS : English Turkish

n. hapishane psikozu

PRISON SERVICE COMMISSIONER : English Turkish

hapishane hizmet komiseri, yüksek rütbeli cezaevi sorumlusu

PRISONER : English Turkish

n. tutuklu, hükümlü, mahpus, esir, tutsak

PRISONER AT THE BAR : English Turkish

sanık, yargılanan sanık

PRISONER OF STATE : English Turkish

siyasi tutuklu

PRISONER OF WAR : English Turkish

savaş esiri

PRISONER ON REMAND : English Turkish

n. tutuklu

PRISONS COMMISSION : English Turkish

hapishane komisyonu, cezaevi yetkilileri

PRISONS COMMISSIONER : English Turkish

hapishane müdürü, yüksek rütbeli cezaevi sorumlusu

PRISONS SERVICE COMMISSIONER : English Turkish

hapishane hizmet komiseri, yüksek rütbeli cezaevi sorumlusu

PRISSY : English Turkish

adj. aşırı titiz, kılı kırk yaran, iffetli geçinen, faziletli geçinen

PRISTINA : English Turkish

n. Priştina, Kosova'nın başkenti

PRISTINE : English Turkish

adj. eski zamana ait, eskiden kalma, önceki, ilk, bozulmamış, saf