Multilingual Turkish Dictionary

English

English
THICKIE : English Turkish

n. bir insanın zekasını aşağılamak niyetiyle söylenen aşağılayıcı terim

THICKISH : English Turkish

adj. kalınca

THICKLY : English Turkish

adv. kalınca, kalın bir şekilde, koyuca, sık

THICKLY POPULATED : English Turkish

adj. yoğun nüfuslu, nüfus yoğunluğu fazla

THICKNESS : English Turkish

n. kalınlık, sıklık, yoğunluk, koyuluk, sıkıcılık

THICKNESS GAUGE : English Turkish

kalınlık ölçüsü, sıklık ölçüsü, nesnelerin kalınlığını ölçmek için kullanılan bir cetvele benzeyen cihaz

THICKSET : English Turkish

adj. sık dikilmiş (bitki), tıknaz

THICKSKINNED : English Turkish

adj. kalın derili, kalın kabuklu, vurdumduymaz, umursamaz

THICKSKULLED : English Turkish

adj. kalın kafalı

THICKWITTED : English Turkish

adj. kalın kafalı

THICKY : English Turkish

n. bir insanın zekasını aşağılamak niyetiyle söylenen aşağılayıcı terim

THIEF : English Turkish

n. hırsız

THIERRY HENRY : English Turkish

n. Thierry Daniel Henry (1977 doğumlu), profesyonel Fransız futbolcu

THIESSEN : English Turkish

n. bir soyadı

THIEVE : English Turkish

v. çalmak, hırsızlık yapmak

THIEVERY : English Turkish

n. hırsızlık, çalıntı mal

THIEVES : English Turkish

n. hırsızlar

THIEVES' DEN : English Turkish

n. hırsız yatağı

THIEVES' LATIN : English Turkish

hırsız argosu

THIEVES' PATTER : English Turkish

hırsız konuşması, hırsızların dili, soyguncunun dili

THIEVISH : English Turkish

adj. hırsızlık gibi, hırsıza benzer, çalmaya alışmış

THIEVISHLY : English Turkish

adj. hırsızvari bir yolla; sinsice, gizlice; zekice

THIGH : English Turkish

n. kalça, but, uyluk

THIGHBONE : English Turkish

n. uyluk kemiği, kalça kemiği

THIGMOTAXIS : English Turkish

n. bir organizmanın mekanik tahrik/uyarım kaynağından uzağa veya ona doğru hareketi (Biyoloji)