Multilingual Turkish Dictionary

English

English
ULTIMA RATIO : English Turkish

son rasyo, son hece, son çare; son sebep, son görüş, son tartışma, son görüşme

ULTIMATE : English Turkish

adj. son, en son, en uzak, esas, nihai, en yüksek

ULTIMATE AUTHORITY : English Turkish

en yüksek otorite, son kararı veren kimse vey şey, en yüksek otorite

ULTIMATE BAND LIST : English Turkish

en son müzik listesi, müzik grupları ve müzik hakkında bilgi sağlayan geniş bir internet sitesi (konserler, albümler vb), UBL

ULTIMATE BENEFICIARY : English Turkish

en yüksek hak sahibi, en son hak sahibi, bölündüğü zaman bir güven fonunun alıcısı

ULTIMATE CONSUMER : English Turkish

n. son tüketici

ULTIMATE GOAL : English Turkish

en son hedef, en yüksek hedef, nihai hedef, nihai niyet; esas amaç

ULTIMATE RESPONSIBILITY : English Turkish

en yüksek sorumluluk, en yüksek mesuliyet

ULTIMATE RESULT : English Turkish

kesin sonuç

ULTIMATELY : English Turkish

adv. en sonunda, eninde sonunda

ULTIMATENESS : English Turkish

n. kesinlik, sona erme, son durum, uç, son, sınır, had; en son veya en üstün olma durumu

ULTIMATUM : English Turkish

n. ültimatom

ULTIMO : English Turkish

n. geçen ay

ULTIMOGENITURE : English Turkish

n. en genç oğuldan neslin devamı

ULTRA : English Turkish

n. uç görüşlü kimse, radikal kimse

ULTRA : English Turkish

adj. ultra, aşırı, aşkın

ULTRA DIRECT MEMORY ACCESS : English Turkish

ultra direk bellek erişimi, ana işlemci birimine (CPU) gitmeksizin bir bilgisayardan çevre cihaza artan hızda bilgi aktarımı sağlayan protokol

ULTRA HIGH FREQUENCY : English Turkish

çok yüksek frekans, ultra yüksek frekans, 300 ve 3000 megahertz arasındaki radyo frekansı aralığı

ULTRA LIGHT CIGARETTE : English Turkish

n. çok hafif sigara

ULTRA VIOLET : English Turkish

morötesi, görünür renk spektrumunun sonundaki morun hemen ötesinde bulunan

ULTRA VIRES : English Turkish

yetkiyi aşan, gücü aşan

ULTRA-ORTHODOX : English Turkish

aşırı Ortodoks, aşırı dinci, dini kurallara uyum konusunda aşırı katı olan

ULTRACENTRIFUGE : English Turkish

n. ultrasantifiruj, çok hızlı dönmek suretiyle maddeleri yoğunluklarına göre ayıran makina

ULTRACONSERVATIVE : English Turkish

n. aşırı muhafazakar, radikal şekilde muhafazakar/tutucu olan kimse; değişime son derece karşı olan kimse

ULTRAHIGH : English Turkish

adj. ultra yüksek, aşırı yüksek (radyo frekansları)