Multilingual Turkish Dictionary

English

English
WAITING FOR THE MESSIAH : English Turkish

Mesih'i bekleme, İsa peygamberi bekleme, ne zaman gerçekleşeceğini bilmeden belirsiz bir şeyi bekleme

WAITING FOR THE OTHER SHOE TO DROP : English Turkish

ir sonraki kötü bir olayı bekleme, yeni bir kötü şeyin olmasını bekleme

WAITING GIRL : English Turkish

n. hizmetçi, hizmetçi kız

WAITING LIST : English Turkish

ekleme listesi

WAITING MAID : English Turkish

n. hizmetçi

WAITING PERIOD : English Turkish

ekleme zamanı, bekleme süresi, bekleme süreci, bir şeyin gerçekleşmesi için gerekli zaman

WAITING ROOM : English Turkish

ekleme salonu, bekleme odası

WAITPERSON : English Turkish

n. garson; erkek garson; kadın garson

WAITRESS : English Turkish

interj. garson

WAITRESS : English Turkish

n. garson, garson kız

WAITRON : English Turkish

n. garson, restoran veya birahanede masalara servis yapan kimse (erkek ve kadın garson terimleri için kullanılan nötr kelime)

WAITS : English Turkish

n. noelde sokaklarda şarkı söyleyen çalgıcılar, kasaba bandosu

WAIVE : English Turkish

v. vazgeçmek, feragat etmek, ertelemek

WAIVE ONE'S CLAIM : English Turkish

iddiasından vazgeçmek, talebinden caymak, hakkını bırakmak, hakkından feragat etmek

WAIVER : English Turkish

n. vazgeçme, feragat, feragatname

WAIVER OF CITIZENSHIP : English Turkish

vatandaşlıktan feragat, vatandaşlığı bırakma, vatandaşlıktan çıkma, vatandaşlıktan çıkarılma

WAKA : English Turkish

n. Japon şiiri

WAKASHAN : English Turkish

n. Amerikan Kızılderili dilleri ailesi

WAKE : English Turkish

n. sabahlama, ölüyü bekleme, yıllık tatil, dümen suyu, gemi izi, dümen rüzgârı, rüzgâr çıkması

WAKE : English Turkish

v. uyanmak, canlanmak, körüklemek, sabahlamak, ölünün başında beklemek, uyandırmak, canlandırmak, anlamasını sağlamak, gözünü açmak

WAKE ISLAND : English Turkish

n. Wake Adası, Sabahlama Adası, Kuzey Pasifik Okyanusu'nda ABD Küçük Dış Adaları'nın bir parçasını oluşturan mercan adaları (Hawai'den Kuzey Mariana Adaları'na kadar olan mesafenin üçte ikisinde)

WAKE TO : English Turkish

v. anlamak, görmek, farkına varmak, idrak etmek

WAKE UP : English Turkish

uyanmak, canlanmak, uyandırmak

WAKE UP AND SMELL THE COFFEE : English Turkish

uyan da kahveyi kokla, uyan da balığa gidelim, gerçekle yüzleş, uyan sabah oldu, gerçekleri gör, durumun aslını gör

WAKE UP EARLY : English Turkish

v. erken kalkmak