Multilingual Turkish Dictionary

English

English
WILHELM ALEXANDER FREUND : English Turkish

n. Wilhelm A. Freund (
1918), Alman jinekolog

WILHELM GOTTFRIED LEIBNIZ : English Turkish

(
1716) Alman filozof ve matematikçi (Newton'la eşzamanlı olarak kalkulusu icat eden)

WILHELM GRIMM : English Turkish

n. Wilhelm Carl Grimm (
1859), Grimm Kardeşler'in genç olanı

WILHELM II : English Turkish

II. Wilhelm, Purusya'nın ilk kralı, Almanya'nın son Kayser'i

WILHELM MAXIMILIAN WUNDT : English Turkish

n. (
1920) Alman fizyolog psikolog ve ilk psikoloji laboratuvarının kurucusu (deneysel psikolojinin babası olarak tanınır)

WILHELM REICH : English Turkish

n. (
1957) "orgon tedavisini" keşfettiğini söyleyen Avusturyalı Yahudi psikoanalist ve psikiyatrist

WILHELM WALDEYER : English Turkish

n. Heinrich Wilhelm Gottfried von Waldeyer-Hartz (
1921), kromozoma ismini veren Alman anatomist ve patalog

WILHELM WUNDT : English Turkish

n. Wilhelm Maximilian Wundt (
1920), Alman fizyolog psikolog ve ilk psikoloji laboratuvarının kurucusu (deneysel psikolojinin babası olarak tanınır)

WILHEM : English Turkish

n. bir erkek ismi; bir soyadı

WILINESS : English Turkish

n. kurnazlık, üçkâğıtçılık, şeytanlık, hinlik

WILKES : English Turkish

n. bir soyadı

WILKINS : English Turkish

n. bir soyadı; Maurice Wilkins (
2004), Yeni Zellanda'da doğan İngiliz fizikçi ve biyokimyacı, DNA molekülünün yapısını keşfetmek için Watson ve Crick tarafından kullanılan X-Ray tekniğinin geliştiricisi, 1962 Nobel Tıp Ödülü sahibi

WILL : English Turkish

n. azim, irade, istek, arzu, dilek, niyet, amaç, vasiyet, vasiyetname

WILL : English Turkish

v. dilemek, arzulamak, istemek, amaçlamak, azmetmek, niyet etmek, istekte bulunmak, emretmek, buyurmak, vasiyet etmek

WILL BE OPEN TO THE PUBLIC : English Turkish

halka açık olacak, insanlara açık olarak, umuma açık olacak

WILL BE PUNISHED : English Turkish

cezalandırılacak, kendisine ceza verilecek, o ceza alacak

WILL DECREASE : English Turkish

düşecek, azalacak, küçülecek, daha az olacak, daha düşük olacak

WILL DETERIORATE : English Turkish

kötüleşecek, kötü olacak, kalite kaybedecek, kalitesi düşecek

WILL DO : English Turkish

interj. yeterlidir, yeterince iyi, tamam, olur (bir şeye katılmayı ifade eden deyim)

WILL DO : English Turkish

v. yeter, yeterli olur, yeterince iyi, yetecek, yeterli olacak (örneğin "This room will do. {Bu oda yeter.}")

WILL I NEED LOCAL ANESTHESIA : English Turkish

lokal anestezi mi olacağım

WILL IMPROVE : English Turkish

gelişecek, büyüyecek, daha iyi olacak

WILL INCREASE : English Turkish

üyüyecek, daha büyük olacak, gelişecek

WILL NEVER BE HEARD AGAIN : English Turkish

ir daha asla sesi duyulmayacak, sonsuza dek sessizliğe büründü, sonsuza kadar sessiz kalacak

WILL NEVER FORGET : English Turkish

asla unutmayacak, daima hatırlayacak, hep hatırında olacak