Multilingual Turkish Dictionary

English

English
ACQUIRED IMMUNITY : English Turkish

kazanılmış bağışıklık, kuvvetlendirilmiş direnç (zihinsel, fiziksel, sosyal, vs.); adli takibata imtiyazlı koruma

ACQUIRED IMMUNODEFICIENCY : English Turkish

edinilmiş immün yetmezlik, işlev bozukluğu olan bağışıklık sistemi

ACQUIRED IMMUNODEFICIENCY SYNDROME : English Turkish

n. kazanılmış immün yetmezlik sendromu, AIDS, bağışıklık sisteminin kötüleşmesi ve birkaç enfeksiyon ve kanser türüne karşı duyarlı olması ile tanımlanan tedavisi olmayan hastalık (HIV virüsünün neden olduğu)

ACQUIRED KNOWLEDGE : English Turkish

edinilmiş bilgi, edinilen bilgi, elde edilen istihbarat, öğrenilmiş

ACQUIRED NEW HABITS : English Turkish

kazanılan yeni alışkanlıklar, öğrenilen yeni usuller

ACQUIRED TASTE : English Turkish

zamanla kazanılan zevk, sonradan beğenilen tad

ACQUIRED WISDOM : English Turkish

edinilmiş bilgelik, anlayış ve aklıselimliliğe ulaşma

ACQUIRED WORLDWIDE REPUTATION : English Turkish

dünya çapında kazanılmış ün

ACQUIREMENT : English Turkish

n. kazanma, edinme; kazanç, edinilen şey, zamanla kazanılan nitelik

ACQUIRER : English Turkish

n. edinici, edinen insan veya şey; elde eden kimse, sağlayan kimse veya şey; başaran kimse, erişen, kazanan

ACQUIRING : English Turkish

n. edinme

ACQUISITION : English Turkish

n. edinme, kazanma; kazanç; kütüphaneye yeni gelen kitap, müzeye yeni gelen eşya

ACQUISITION OF KNOWLEDGE : English Turkish

ilgi kazanılması, bilgi edinme

ACQUISITION PROGRAM : English Turkish

satınalma programı, bir ürünün veya hizmetin satın alınmasını teşvik etmek için yapılan satınalma kampanyası

ACQUISITION VALUE : English Turkish

devralma değeri, muhtemel yatırımcı için bir şirketin net değeri

ACQUISITIVE : English Turkish

adj. açgözlü, para delisi, paragöz

ACQUISITIVELY : English Turkish

adv. aç gözlü bir şekilde, paragöz bir halde, tamahkar olarak, hırsla

ACQUISITIVENESS : English Turkish

n. para hırsı, paragöz olma

ACQUIT : English Turkish

v. suçsuz çıkarmak, beraat ettirmek,temize çıkarmak, aklamak; muaf tutmak, ayrıcalık tanımak; ödemek

ACQUIT ONESELF : English Turkish

v. yerine getirmek, yapmak

ACQUIT ONESELF WELL : English Turkish

işini iyi yapmak

ACQUITTAL : English Turkish

n. beraat, temize çıkma, yerine getirme, yapma

ACQUITTANCE : English Turkish

n. ibraname, borcunu ödeme, ödeme belgesi

ACQUITTANCE OF DEBT : English Turkish

orç ibranamesi, mali sorumluluk muafiyeti, mali yükümlülük ipoteği kaldırılması

ACQUITTED : English Turkish

adj. beraat etmiş, aklanmış, suçsuz bulunan, suçtan aklanmak