Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
STAUBECKEN : German Turkish

n su seddi; toplama havuzu; su haznesi

STAUBEN : German Turkish

l. tozamak, tozumak; toz kalkmak (od. kopmak)
(Flüssigkeit) toz halinde serpmek

STAUBFADEN : German Turkish

m bot. s.
blatt.
Tanger m tozkapan Stein un ufak 9Trei tozsuz
gefäß n bot. s.
blatt. °\\g toziu; tozia örtülü; ^ werden tozianmak
körn n toz tanesi; zerre
läppen m toz bezi

STAUBMANTEL : German Turkish

m kaspusiyer
plage / toz beläsi;
regen m eise, cisinti, ahmak islatan yagmur; sulusepken
saugerm toz emme makinesi; aspiratör; süpürge makinesi
tuch n toz bezi
wedel m tuz tüyü; tüy süpürge
Wirbel m toz kasirgasi
wölke / toz bulutu; duman-zucker m un {od. podra)seker

STAUCHEN : German Turkish

l. ^idd^tle vurmak, itmek. kakmak
vurarak, döverek bsi genisletip kisaltmak
(j-n) F fig. siddetle azarlamak
er m F l. (Anstrengung) mesakkat. müskü-lät
(Rüge) azar(lama), tekdir, ihtar, alabanda

STAUDAMM : German Turkish

m su bendi; baraj

STAUDE : German Turkish

üyücek bitki; otsul bitki; cali
n.majoran m bot. sile; koca yarpuzu
n.melde / bot. kara pazi; sermak

STAUEN : German Turkish

l. (Wasser) biriktirmek, bügemek
(Waren) istif etm.; sich ^ l. (Wasser) yükselmek
(Menschenmenge) izdiham (od. kalabalik) etm.; gestaut (Waren) istifli; nicht gleichmäßig ~ (Ladung) istifi bozuk
er m naut. istifador, istifci

STAUNEN : German Turkish

(über) bse hayret etm., hayrette kalmak; sasmak; Gelt, da staunst du! Kara bakanin gözü kamasirl Spr.; nur so — parmak isirmak ^ n hayret, sasinti; aus dem ^ nicht herauskommen sasakalmak; in ^ versetzen hayran birak-mak
s.wert sayani hayret; sasilacak

STAUPE : German Turkish

vet. (Hunde- od. Pferdekrankheit) genclik hastali^i

STAUSEE : German Turkish

m su haznesi; toplama havuzu; rezervuar
ung / l. naut. esyalann istif edilmesi
(des Wassers) sulann toplanmasi
(Stockung) duraklama
med. rüküdet; (Blut0) hiperemi
(gestaute Masse) bir araya sikistinlan maddeler
wasser n anafor su(-yu); istikran met

STCPPER : German Turkish

(-in/) m l. yorganci
s. Steptänzer(in)
ei/pikür

STEARIN : German Turkish

n ehem. istearin, ispermecet
kerze /;
licht n isper-mecet mumu
säure / istearik asit

STEATIT : German Turkish

m s. Speckstein

STECHAPFEL : German Turkish

m bot. l. (weißer) beyaz tatula; ein (od. sey-tan)otu
(gemeiner) seytan elmasi; büyü otu, tatula
(weichhaariger) borucice^i; tatula; cevzi mäsil
(roter) kara tatula; kara borucice^i; bengilik otu

STECHBECKEN : German Turkish

n (für bettlägerige Patienten) yatak läzimligi veya ördek

STECHBEITEL : German Turkish

marangoz kalemi; keski; naut. lifti

STECHBOHRER : German Turkish

m sis. tig. biz

STECHDORN : German Turkish

m bot. s. Christdorn

STECHEN : German Turkish

l. sokmak, batirmak, isirmak, ignelemek, dalamak, gegelemek, dürtmek
(durch-) delmek
(hineinstoßen) bicak v. s. bir yere sap-lamak
Ka. kozia veya daha yüksek iskambille kirmak
(Sonne) yakmak
(in Metall) hakketmek, kazimak
(j-m in die Augen) ßg. a) (unangenehm) göze batmak b) (als erstrebenswert) gözünde tütmek
(in See) denize acilmak
(sich in den Finger) igne v.s.yi parmagma batirmak
(Rasen, Torf usw.) kesmek
(Schmerzen) sizlamak; Den Jungen hat e-e Biene gestochen, çocugu an sokmus. was in die Augen sticht göz dikilen sey; matma-hmazar; Er schreibt wie gestochen, inci gibi bir yazisi vardir

STECHEND : German Turkish

keskin, nafiz, sert, iğneli, sizili
er Schmerz çok aci bir istirap; ince agn; sanci; e-n
en Schmerz verspüren işnelenmiş ~ibi sizi icinde kalmak; iğnelenmek;
e Kopfschmerzen haben b-nin basi sancimak;
er Blick keskin bakiş

STECHER : German Turkish

m kazici, hakkäk

STECHFLIEGE : German Turkish

f zo. l. sivrisinek
(Viehbremse) at (od. yaban) sineği; üvez

STECHGINSTER : German Turkish

m bot. katirtirnagi

STECHGLAS : German Turkish

med. ördek