Multilingual Turkish Dictionary

Turkish To Turkish

Turkish To Turkish
KUBBE-İ ULYÂ : Turkish Risale

Sema, gökyüzü

KUBBE-İ ZERRİN : Turkish Risale

Güneş, şems

KUBBE-İ ÂLİYE : Turkish Risale

Yüksek kubbe

KUBBERE : Turkish Risale

(C: Kubber-Kabbere) Turgay dedikleri küçük kuş. * Bacaksız, kısa boylu kimse

KUBBET-ÜL İSLÂM : Turkish Risale

İslâmın kubbesi. * Belh şehrinin başka bir adı

KUBBİTÎ : Turkish Risale

Beyaz helva satan kimse

KUBEB : Turkish Risale

(Kubbe. C.) Kubbeler, kemerler. Tepesi yuvarlak, yarım küre şeklinde yapılan binâ damları

KUBH : Turkish Risale

Günah ve çirkin hareket. Kabahat. Suç. * Fık: Aklen ve şer'an müstehcen olup dünyada zemme, âhirette azaba ve itaba mahal olan şey

KUBHİYYAT : Turkish Risale

(Kubh. C.) Çirkin hareketler ve işler. Günah ve çirkin şeyler

KUBKUBA : Turkish Risale

Acele etmek

KUBLE : Turkish Risale

Öpme

KUBTİYYE (KIBTIYYE) : Turkish Risale

(C: Kubâti) Mısırda yapılır parlak ince keten bezi

KUBU' : Turkish Risale

Kirpinin büzülüp başını derisine çekmesi. * Bir kimsenin başını yakasına çekmesi

KUBUB : Turkish Risale

Kuruluk

KUBUL : Turkish Risale

Erlerin ve kadınların önü. * Evvel, önce, ilk

KUBUN : Turkish Risale

Gitmek

KUBUR : Turkish Risale

(Kabr. C.) Kabirler, mezarlar, türbeler

KUBUS : Turkish Risale

Sür'atle yürüdüğünden yere tırnağının ucundan başka yeri değmeyen at

KUBZA (KABZA) : Turkish Risale

(C: Kubzât) Bir tutam nesne

KUDAHİS : Turkish Risale

Bahâdır, kahraman, şucâ

KUDAM : Turkish Risale

f. Hangisi? Hangileri? (mânasına sorudur)

KUDAR : Turkish Risale

Büyük yılan. * Aşçı, tabbah. Deve boğazlayıcı, deve kasabı

KUDAS : Turkish Risale

Gümüş boncuk

KUDAT : Turkish Risale

(Kadı. C.) Kadılar. Şeriat kanunlarıyla hâkimlik edenler

KUDDAM : Turkish Risale

Ön taraf. İleri taraf