Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
GÖRÜNGÜ : Turkish Turkish

duyularla algılanabilen her şey, °fenomen

GÖRÜNGÜBİLİM : Turkish Turkish

algılanan görüngüler öğretisi, olaybilim, °fenomenoloji

GÖRÜNGÜBİLİMCİ : Turkish Turkish

görüngübilim uzmanı

GÖRÜNGÜBİLİMSEL : Turkish Turkish

görüngübilimle ilgili

GÖRÜNGÜCÜLÜK : Turkish Turkish

gerçek olanın yalnızca görüngüler olduğunu öne süren görüş, olaycılık, °fenomenizm

GÖRÜNME : Turkish Turkish

görünmek eylemi

GÖRÜNMEK : Turkish Turkish

görülür duruma gelmek, kendini göstermek, ortaya çıkmak

GÖRÜNMEK : Turkish Turkish

ızlenim uyandırmak

GÖRÜNMEK : Turkish Turkish

ir kimseye uğramak

GÖRÜNMEK : Turkish Turkish

(doktora, ebeye) muayeyen olmak

GÖRÜNMEK : Turkish Turkish

azarlamak

GÖRÜNMEZ : Turkish Turkish

görünmeyen, beklenmeyen

GÖRÜNMEZ KAZA : Turkish Turkish

hiç umulmadık zamanda, yerde olan kaza

GÖRÜNMEZ OLMAK : Turkish Turkish

gözden kaybolmak

GÖRÜNTÜ : Turkish Turkish

ir varlığın görme duyusuyla algılanan niteliği

GÖRÜNTÜ : Turkish Turkish

gerçekte var olmadığı halde varmış gibi görünen şey, °hayalet

GÖRÜNTÜ : Turkish Turkish

herhangi bir nesnenin mercek, ayna gibi araçlarla oluşturulan biçimi; herhangi bir nesnenin kimi ışık olayları sonucu elde edilen biçimi, °hayal

GÖRÜNTÜ : Turkish Turkish

ir film üzerinde sıralanmış resimlerin gösterici yardımıyla perde ya da ekrana art arda düşürülmesi sonunda ortaya çıkan görünüş

GÖRÜNTÜ : Turkish Turkish

görünüm, manzara, tablo

GÖRÜNTÜ : Turkish Turkish

sayı doğrusu üzerinde bir sayıya karşı gelen nokta

GÖRÜNTÜLEME : Turkish Turkish

görüntülemek eylemi

GÖRÜNTÜLEMEK : Turkish Turkish

elirli bir konuyu buna en yatkın görüntüler içinde tasarlamak, yaratmak, gerçekleştirmek

GÖRÜNTÜLENMEK : Turkish Turkish

görüntüsü filme alınmak ya da görüntüsü yayımlanmak

GÖRÜNTÜLEYİŞ : Turkish Turkish

görüntülemek eylemi ya da biçimi

GÖRÜNTÜLÜ : Turkish Turkish

herhangi bir biçimde görüntüsü olan