Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
GÖRÜNTÜLÜ : Turkish Turkish

görüntü oluşturacak biçimde olan

GÖRÜNTÜLÜ : Turkish Turkish

görüntüsü olan

GÖRÜNTÜLÜK : Turkish Turkish

ekran

GÖRÜNTÜSEL : Turkish Turkish

görüntüyle ilgili

GÖRÜNTÜSELLİK : Turkish Turkish

görüntüsel olma durumu

GÖRÜNÜM : Turkish Turkish

ir şeyin ya da kimsenin dıştan bakılınca görünen biçimi, görünme durumu, görüntü

GÖRÜNÜM : Turkish Turkish

ir yerden bakılınca uzaklarda görünen kimi şeylerin özellikle doğal şeylerin tümü, °manzara

GÖRÜNÜM : Turkish Turkish

eylem kavramlarında oluş biçimi

GÖRÜNÜMLÜ : Turkish Turkish

görünümü olan

GÖRÜNÜR : Turkish Turkish

görünen, gözle görülebilen

GÖRÜNÜR : Turkish Turkish

elli, apaçık göze çarpan

GÖRÜNÜR GÖRÜNMEZ : Turkish Turkish

elli belirsiz

GÖRÜNÜRDE : Turkish Turkish

dıştan bakınca, görünüşe göre, orada, meydanda

GÖRÜNÜRLERDE : Turkish Turkish

ortalıkta, meydanda

GÖRÜNÜRLERDE : Turkish Turkish

yakın bir gelecekte

GÖRÜNÜRLÜK : Turkish Turkish

görülebilen bir şeyin niteliği

GÖRÜNÜŞ : Turkish Turkish

gözün ilk bakışta ya da zihnin dolaysız olarak algıladığı şey

GÖRÜNÜŞ : Turkish Turkish

gerçeğe uymayan dış görüntü, °zevahir

GÖRÜNÜŞ : Turkish Turkish

ulunulan bir yerden görülebilen alan, °manzara

GÖRÜNÜŞ : Turkish Turkish

eylemlerin belirttiği oluşların süresi, gelişmesi ve bitmesiyle ilgili bütün biçimleri kapsayan dilbigisi ulamı

GÖRÜNÜŞ ALMAK : Turkish Turkish

gibi görünmek

GÖRÜNÜŞTE : Turkish Turkish

dıştan göründüğüne göre, görünene inanmak gerekirse, görünene bakılırsa

GÖRÜNÜŞÜ KURTARMAK : Turkish Turkish

ir işi gereği gibi değil de yapıldı dedirtmek için yapmak; yüzeysel gelişigüzel yapmak, zevahiri kurtarmak

GÖRÜP GÖRECEĞİ RAHMET BU : Turkish Turkish

göreceği iyiliğin bütünü, göreceği tek iyilik

GÖRÜP GÖZETMEK : Turkish Turkish

korumak, mukayyet olmak