Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ŞAHVAR : Ottoman Turkish

(Şeh-vâr) f. Şâha, hükümdara yakışacak tarzda, şah gibi. * İri ve iyi cins inci

ŞAHVE : Ottoman Turkish

Adım, hatve

ŞAHZ : Ottoman Turkish

Keskinleştirmek

ŞAHZADE : Ottoman Turkish

f. Şâh oğlu. Hükümdar veya pâdişah oğlu. Prens

ŞAHÎ : Ottoman Turkish

"f. şaha, hükümdara ait, şah ile ilgili. * Hükümdarlık, şahlık. * Eski topların bir çeşiti. * Nişastalı, yumurtalı bir helva. * Tar: Osmanlı Padişahlarından Yavuz Sultan Selim Han'ın bastığı altun para. (Bu ismin verilmesi, üzerinde ""şah"" kelimesinin yazılı bulunmasından dolayıdır.)"

ŞAHIS : Ottoman Turkish

(C.: Eşhâs) Kişi, kimse. İnsanın cismanî hey'eti. * İnsanın uzaktan görülen karaltısı

ŞAHIS ZAMİRİ : Ottoman Turkish

"İsim yerine kullanılan ve insanlara işaret eden kelimeler.Farsçada: $ (Men: ben), $ (Tu: sen), $ (U: o), $ (Mâ: biz), $ (Şümâ: siz), (İşân: onlar). Bunlar gayr-ı muttasıl (bitişik olmayan) zamirlerdir.Arapçada; gayr-ı muttasıl zamirler: $ (Ene: ben), $ (Ente-sen), $(Entümâ: ikiniz), $ (Hu: O), $ (Entüm: siz), (Entünne: siz) (Müennes), $ (Nahnu: biz), $ (Hüm: Onlar) (müzekker) $ (Hünne: Onlar) (müennes)."

ŞAHŞAH : Ottoman Turkish

Sözü doğru olan, yalan söylemeyen. * Gayretli, bahadır kimse

ŞAHŞAHA : Ottoman Turkish

Kuşun hızla uçması

ŞAİBE : Ottoman Turkish

Leke, kir. * Süprüntü. Pislik. * Kusur. Noksan. Hata. Eksiklik

ŞAİK : Ottoman Turkish

Dikenli

ŞAİK(A) : Ottoman Turkish

Şevkli, hevesli, şevk verici

ŞAİKANE : Ottoman Turkish

f. İsteklice ve şevkli olarak

ŞAİLE : Ottoman Turkish

(C.: Şüvül-Şevâil) Sütü çekilmiş deve

ŞAİR : Ottoman Turkish

(C.: Şairât) Arpa. * Kurban devesi

ŞAİRE : Ottoman Turkish

(C.: Şâirât
Şevâir) Kadın şair

ŞAİRİYY : Ottoman Turkish

Arpa satan kimse

ŞAİRÂNE : Ottoman Turkish

f. şairce. şaire benzer surette konuşmakla. Mevzuu şiir sayılabilecek kadar hoş, lâtif olan şey

ŞAKA : Ottoman Turkish

Meşakkatli ve güç. * Musibet ânında yakasını ve yüzünü yırtan kadın

ŞAKA' (ŞÜKU') : Ottoman Turkish

Tulu etmek, doğmak. * Çıkmak, huruç etmek. * Dağıtıp perâkende etmek

ŞAKA' (ŞIKA') : Ottoman Turkish

Bedbahtlık. * Yaramazlık

ŞAKAVET : Ottoman Turkish

(Bak: şekavet)

ŞAKCE : Ottoman Turkish

Henüz yeni renk almış olan hurma

ŞAKİ : Ottoman Turkish

Şekavette bulunan

ŞAKİFE : Ottoman Turkish

(C.: Şukuf) Su dökülmemiş saksı parçası