Multilingual Turkish Dictionary Turkish

BAŞKA ÇIKAR YOL OLMAMAK : Turkish French

n'avoir pas le choix

BAŞKALARI : Turkish French

d'autres gens

BAŞKALARINI DÜŞÜNEN : Turkish French

altruiste

BAŞKALARINI DÜŞÜNME : Turkish French

altruisme [le]

BAŞKALAŞTIRMAK : Turkish French

métamorphoser

BAŞKALAŞIM : Turkish French

"métamorphisme [le]; métamorphose [la]"

BAŞKALDIRAN : Turkish French

séditieux/euse, insoumis/e

BAŞKALDIRMA : Turkish French

évolte [la], mutinerie [la], fronde [la], insurrection [la], rébellion [la], sédition [la]

BAŞKALDIRMAK : Turkish French

se révolter (contre), se mutiner, s'insurger, se rebeller

BAŞKALDIRTMAK : Turkish French

évolter, mutiner, soulever

BAŞKAN : Turkish French

"chef [le]; président [le]; capitaine [le] "

BAŞKAN YARDIMCISI : Turkish French

sous-chef [le], vice-président/e [le][la]

BAŞKANLIK : Turkish French

présidence [la]

BAŞKANLIK ETMEK : Turkish French

présider

BAŞKASI : Turkish French

autre, autrui

BAŞKASININ YERİNE GEÇMEK : Turkish French

se substituer

BAŞKASININ YERİNE KOYMAK : Turkish French

substituer

BAŞKENT : Turkish French

capital [la], métropole [la]

BAŞKİŞİ : Turkish French

jeune premiers

BAŞKOMUTAN : Turkish French

généralissime [le]

BAŞKOMUTANLIK : Turkish French

commandement supérieur, en chef

BAŞKONSOLOS : Turkish French

consul genéral

BAŞKONSOLOSLUK : Turkish French

consulat général

BAŞLAMA : Turkish French

début [le]

BAŞLAMA VURUŞU : Turkish French

coup d'envoi