Multilingual Turkish Dictionary Turkish

BAĞIŞTA BULUNMAK : Turkish French

faire don, faire un don à qn

BAĞIŞIK : Turkish French

exempt/e

BAĞIŞIK TUTMA : Turkish French

exonération [la]

BAĞIŞIK TUTMAK : Turkish French

exempter, exonérer

BAĞIŞIKLIK : Turkish French

immunité [la], exemption [la], exonération [la], franchise [la]

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ : Turkish French

système immunitaire

BAĞIŞIKLIK VERME : Turkish French

immunisation [la]

BAĞIŞIKLIK VERMEK : Turkish French

immuniser

BAĞIŞIKLIKBİLİM : Turkish French

immunologie [la]

BAŞ : Turkish French

"tête [la], tronche [la]; berger/ère [le][la]; chef [le]; front [le]; (gemi) cap [le] "

BAŞ AĞRISI : Turkish French

mal de tête

BAŞ AĞRITMAK : Turkish French

embêter

BAŞ AŞAĞI : Turkish French

enversé/e

BAŞ AŞAĞI DALMAK : Turkish French

piquer une tête

BAŞ BAŞA : Turkish French

cap à cap, en tête à tête, seul à seul

BAŞ BAŞA KONUŞMA : Turkish French

tête-à-tête [le]

BAŞ BAŞA VERMEK : Turkish French

se concerter

BAŞ BELASI : Turkish French

casse-pieds [le][la], affaire [la]

BAŞ DÖNDÜREN : Turkish French

capiteux/euse

BAŞ DÖNDÜRMEK : Turkish French

monter à la tête

BAŞ DÖNDÜRÜCÜ : Turkish French

délirant/e, endiablé/e, grisant/e, vertigineux/euse

BAŞ DÖNDÜRÜCÜ BİR HIZLA : Turkish French

comme un bolide

BAŞ DÖNDÜRÜCÜLÜK : Turkish French

attirance [la]

BAŞ DÖNMESİ : Turkish French

vertige [le], étourdissement [le]

BAŞ EDİLMEZ : Turkish French

imbattable