Multilingual Turkish Dictionary Turkish

GÖZETİM : Turkish French

surveillance [la], observation [la]

GÖZETİMİNDE : Turkish French

sous l'ìil de qn, sous la surveillance de

GÖZETLEME : Turkish French

guet [le]

GÖZETLEME KULESİ : Turkish French

mirador [le], beffroi [le]

GÖZETLEMEK : Turkish French

observer, guetter, épier, faire le guet, suivre

GÖZETLEYİCİ : Turkish French

observateur/trice [le][la]

GÖZETME : Turkish French

maintien [le], ménagement [le], observation [la], surveillance [la]

GÖZETMEK : Turkish French

garder, surveiller, ménager, observer, superviser

GÖZETMEN : Turkish French

superviseur [le], (okulda) surveillant/e [le][la]

GÖZEVİ : Turkish French

orbite [la]

GÖZKAPAĞI : Turkish French

paupière [la]

GÖZLE GÖRÜLÜR : Turkish French

ostensible

GÖZLE YEMEK : Turkish French

dévorer des yeux

GÖZLEM : Turkish French

observation [la], remarque [la]

GÖZLEMCİ : Turkish French

observateur/trice [le][la]

GÖZLEME : Turkish French

observation [la], contemplation [la]

GÖZLEME MERCEĞİ : Turkish French

oculaire [le]

GÖZLEMECİ : Turkish French

crêperie [la]

GÖZLEMEK : Turkish French

attendre, contempler, observer, épier, remarquer, surveiller

GÖZLEMEVİ : Turkish French

observatoire [le]

GÖZLERİ FAL TAŞI GİBİ AÇILMAK : Turkish French

ouvrir de grands yeux

GÖZLERİ GÖREN : Turkish French

voyant/e

GÖZLERİ ÜZERİNE ÇEKMEK : Turkish French

s'afficher

GÖZLERİMİN ÖNÜNDE : Turkish French

sous mes yeux

GÖZLERİNİ BAĞLAMAK : Turkish French

ander