Multilingual Turkish Dictionary Turkish

GÖZLERİNİ FAL TAŞI GİBİ AÇMAK : Turkish French

ecarquiller les yeux

GÖZLERİNİ KIRPIŞTIRMAK : Turkish French

papilloter

GÖZLEYİCİ : Turkish French

guetteur [le]

GÖZLÜK : Turkish French

lunettes

GÖZLÜK CAMI : Turkish French

verre à lunettes

GÖZLÜK KULLANMAK : Turkish French

porter des lunettes

GÖZLÜK TAKMAK : Turkish French

mettre des lunettes

GÖZLÜKÇÜ : Turkish French

lunetier/ière

GÖZLÜKÇÜLÜK : Turkish French

lunetterie [la]

GÖZTAŞI : Turkish French

couperose bleue

GÖZYAŞI : Turkish French

larme [la]

GÖZYAŞI DÖKMEK : Turkish French

larmoyer

GÖZYAŞI DÖKTÜRMEK : Turkish French

tirer des larmes des yeux

GÖZYAŞI PINARI : Turkish French

lac lacrymal

GÖZÇUKURU : Turkish French

orbite [la]

GÖZÜ AÇIK : Turkish French

alerte, vigilant/e

GÖZÜ AÇILMAK : Turkish French

ouvrir les yeux

GÖZÜ DOYMAZ : Turkish French

apace

GÖZÜ KAPALI : Turkish French

les yeux fermés

GÖZÜ KAPALI ALMAK : Turkish French

acheter chat en poche

GÖZÜ KAPALI OLARAK : Turkish French

aveuglément, à l'aveuglette

GÖZÜ KARARMIŞ : Turkish French

énergumène [le]

GÖZÜ KORKMA : Turkish French

découragement [le], intimidation [la]

GÖZÜ KORKMAK : Turkish French

se décourager

GÖZÜ OLMAK : Turkish French

prétendre, ambitionner, briguer