Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
VASİ : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) er.
vasiyeti yerine getiren, vesayeti yüklenen kimse, henüz reşid olmamış çocuğun işlerine bakmakla mükellef kimse.
geniş, açık, enli, bol, kapsayıcı.
her şeyi ihata edici. bilgisinin boyutları sınırsız.
allah'ın isimlerinden (bkz. abdülvasi). kur'an-ı kerim'de zikredilen isimlerdendir

VASİLE : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) ka.
(bkz. vasıl)

VASSAF : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) er.
niteliklerini bildirerek anlatan ya da öven. vassaf el-hazrat. iranlı tarihçi, yazar

VASSAL : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) er.
vasleden, ulaştıran, birleştiren.
sayfalan yapışan, eski yazılı bir kitabın sayfalarını ayıran sanatkar

VASSALE : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) ka.
(eski) yazma eserlerin kenarlı kısmına kağıt ilavesi suretiyle yapılan tamir şekli

VASIFE : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) ka.
(bkz. vasıf)

VASIK : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) er.
güvenilen, emin, mutemed. abbasi halifelerinden birinin unvanı

VASIL : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) er.
ulaşan, kavuşan, yetişen

VASILA : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) ka.
(bkz. vasıl)

VATAN : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) er.
yurt, ülke

VAZAH : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) er.
beyaz, güzel yüzlü adam

VAZAHAT : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) ka.
vazıhlık, açıklık

VECAHEDDİN : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) er.
dinin yüceliği, onuru.
türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır

VECAHET : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) ka.
güzel yüzlülük, gösterişlilik, güzel yüz.
saygınlık, onur

VECAZET : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) ka.
sözün, veciz kısa oluşu

VECDET : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) er.
zenginlik, varsallık

VECDİ : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) er.
coşkunlukla ilgili, coşkunlukla oluşan

VECDİYE : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) ka.
(bkz. vecdi)

VECHİ : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) er.
yüzle ilgili, yüze ait

VECHİYE : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) ka.
(bkz. vechi)

VECİBE : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) ka.
ödev, boyun borcu, vazife

VECİD : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) er.
bir şeyin güzelliği karşısında kendini kaybedecek dereceye gelmek, coşkulanmak.
tanrı sevgisinden dolayı duyulan coşkunluk, sevinç

VECİH : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) er.
yüz, çehre.
tarz, üslup.
sebeb, vesile

VECİHE : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) ka.
(bkz. vecih)

VECİHİ : Turkish Turkish Ansiklopedik

(ara.) er.
güzellik, hoşluk, uygunlukla ilgili.
bir kavmin önderi, şeref ve mevki sahibi. vecihi: türk tarihçisi. (kırım 1620)