Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
BAİS : Turkish Turkish Hukuk

Neden olan, sebep olan, gerektiren

BAİS OLMAK : Turkish Turkish Hukuk

Sebep olmak, göndermek, gerektirmek

BAŞALTI : Turkish Turkish Hukuk

Gemilerde tayfa ve erlerin baş taraftaki kağuşları; ikinci

BAŞAT : Turkish Turkish Hukuk

Benzerleri arasında güç ve önem bakımından önde gelen

BAŞGEDİKLİ : Turkish Turkish Hukuk

Başçavuş; rütbesi en büyük olan erbaşa verilen ad

BE ŞARTI AN Kİ : Turkish Turkish Hukuk

Şu şartla ki...; şu koşulla ki

BECAYİŞ : Turkish Turkish Hukuk

İki memurun kendi istekleri ve ilgili makamın onamı ile görev yerlerini değiştirmeleri

BEDAHET : Turkish Turkish Hukuk

Besbelli olma, apaçık belli olma

BEDARF : Turkish Turkish Hukuk

İhtiyaç, gereksinim; belli bir iş için gerekli malzame

BEDAYİ : Turkish Turkish Hukuk

Sermaye, anamal; eşsiz ve benzersiz güzel şeyler

BEDELEYN : Turkish Turkish Hukuk

İki bedel; karşılıklı taahhütleri havi akitte iki tarafın taahhüt ettiği karşılık

BEDELSİZ İTHALAT : Turkish Turkish Hukuk

Devlet tarafından resmen döviz tahsis edilmeden yurda getirilen mal

BEDESTEN : Turkish Turkish Hukuk

Üstü kapalı çarşı

BEDHAH : Turkish Turkish Hukuk

Herşeyin kötü olmasını isteyenler

BEDIHİYYAT : Turkish Turkish Hukuk

Isbatı gerekmeyen şeyler; açık olması nedeniyle delile gerek göstermeyen şeyler

BEDNAM : Turkish Turkish Hukuk

Kötü şöhretli; adı kötüye çıkmış

BEDİHI : Turkish Turkish Hukuk

Açık, açıkça belli, besbelli, akla kendiliğinden gelen

BEDİI : Turkish Turkish Hukuk

Güzel, güzellik, estetik

BEHEMAHAL : Turkish Turkish Hukuk

Mutlaka, ille

BEHER : Turkish Turkish Hukuk

Her biri

BEHRE : Turkish Turkish Hukuk

Pay, hisse, kısmet, nasip

BEHİMİ : Turkish Turkish Hukuk

Hayvanca

BEKA : Turkish Turkish Hukuk

Devamlılık, kalım

BELAGAT : Turkish Turkish Hukuk

Güzel ve prüzsüz söz söyleme; söz söyleme ustalığı

BELGİN : Turkish Turkish Hukuk

Sarıh; açık ve kesin olarak belirlenmiş