Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
TELAŞSIZLIK : Turkish Turkish

telaşsız olma durumu

TELATİN : Turkish Turkish

ir tür sağlam, yumuşak dana ya da öküz derisi

TELCİK : Turkish Turkish

küçük tel

TELCİK : Turkish Turkish

çok ince kimi organlara, özellikle köklerin ince ayrıntılarındaki ince iplikçiklere verilen ad

TELCİK : Turkish Turkish

erkekorganda başçığı taşıyan ince bölüm

TELCİK : Turkish Turkish

sinir ya da kas gözelerinin sitoplazmasında bulunan ince iplikçikler

TELCİKLİ : Turkish Turkish

telcikleri olan, telciklerden oluşan

TELDOLAP : Turkish Turkish

yanları ve kapağı ince delikli telden yapılmış yemek dolabı

TELEF : Turkish Turkish

yok etme, öldürme

TELEF : Turkish Turkish

oş yere harcama, yıpratma

TELEF ETMEK : Turkish Turkish

öldürmek, °mahvetmek

TELEF OLMAK : Turkish Turkish

ölmek, °mahvolmak

TELEFAT, -TI : Turkish Turkish

savaş, kaza vb. nedenlerle uğranılan can kaybı

TELEFERİK : Turkish Turkish

irbirinden uzak iki yer arasında, havada gerilmiş bir ya da birkaç kablo üzerinde kayarak devinen asılı taşıt

TELEFİLM : Turkish Turkish

16 mm.'lik boş bir film üzerine alınması ve bu yolla elde edilmiş film

TELEFON : Turkish Turkish

elirli bir uzaklıktaki konuşmaları ileten ve yansıtan elektrik düzeneğinin tümü

TELEFON : Turkish Turkish

irbirinden uzakta bulunan iki kişinin konuşmasını sağlayan aygıt

TELEFON ETMEK ( YA DA AÇMAK) : Turkish Turkish

irini telefonla aramak ve bir şey söylemek

TELEFON REHBERİ : Turkish Turkish

telefon numaralarının sahiplerini abecesel sıraya göre gösteren kitap

TELEFONCU : Turkish Turkish

telefon düzeni kuran ya da telefon onaran kimse

TELEFONCU : Turkish Turkish

santral memuru, santralcı

TELEFONCULUK : Turkish Turkish

telefon kuruculuğu ya da onarıcılığı

TELEFONCULUK : Turkish Turkish

telefon santıral memurluğu

TELEFONLAŞMA : Turkish Turkish

telefonlaşmak eylemi

TELEFONLAŞMAK : Turkish Turkish

(birbiriyle) telefonda konuşmak