Turkish
ESİF : Turkish Risale
Kederli, esefli, tasalı, gamlı
ESİHHA' : Turkish Risale
(Sahih. C.) Özürsüz olanlar, sıhhati yerinde ve vücudu sıhhatte olan kimseler
ESİL : Turkish Risale
Şerefli, şanlı, namlı, haysiyetli, itibarlı ve otoriter kişi
ESİM : Turkish Risale
(İsm. den) Günahkâr, günah işlemiş, kabahatlı, cürümlü, suçlu, yalancı kişi
ESİNNE : Turkish Risale
(Sinân. C.) Kılıçlar, seyfler. * Süngüler. * Bileği taşları
ESİR : Turkish Risale
Bütün kâinatta bulunan ve her tarafı kaplamış olan lâtif madde. Elektrik, ışık ve hararetin yayılmasına vasıtalık eden madde. Görülmeyen ve varlığı bütün ehl-i ilimce kabul edilen lâtif, rakik, elâstikiyeti hâiz seyyal madde.("İkisi de birbirine bitişikti, sonra ayrı ettik." mânasında olan $nın ifadesine nazaran, manzume-i şemsiye ile arz, dest-i kudretin madde-i esiriyeden yoğurmuş olduğu bir hamur şeklinde imiş. Madde-i esiriye, mevcudata nazaran akıcı bir su gibi mevcudatın aralarına nüfuz etmiş bir maddedir. $ âyeti, şu madde-i esiriyeye işarettir ki, Cenab-ı Hakk'ın arşı su hükmünde olan şu esir maddesi üzerinde imiş; esir maddesi yaratıldıktan sonra, Sâniin ilk icadlarının tecellisine merkez olmuştur. Yani esiri halkettikten sonra, cevahir-i ferd'e kalbetmiştir. İ.İ.)
ESİR-İ HARB : Turkish Risale
Harp esiri, harpte esir edilmiş olan
ESİRE : Turkish Risale
Seçkin, güzide. * İlim bakiyyesi
ESİRRE : Turkish Risale
Tahtlar, oturulacak yerler. * Milletin belli başlı ileri gelenleri
ESİRÂNE : Turkish Risale
f. Esirce, kölece
ESİRÎ : Turkish Risale
Esir ile alâkalı. Uçacak gibi hafif
ESİS : Turkish Risale
Asıl esas, hak, doğru. * Hediyeler. Armağan olarak verilen şeyler
ET'İME : Turkish Risale
(Taam. dan) Yemekler, taamlar, yenecek şeyler
ET'İME-İ LEZİZE : Turkish Risale
Lezzetli yemekler
ET-TAHİYYATÜ : Turkish Risale
Bütün mahlukatın hayatları, kal ve hâl dilleri ile Hâlıkları olan Allah'a (C.C.) karşı yaptıkları hamdler, şükürler, mânevi hayat hediyeleri. (Bak: Tahiyye)
ET-TEVVAB : Turkish Risale
Tevbeleri kabul edici olan Allah. Kendine tevbe ve rücu' eden kulları çok. Tevbeyi kabulde çok beliğdir. Tevbe edeni hiç günah yapmamış gibi afv u rahmeti ile bahtiyar eder
ETA : Turkish Risale
Kavak ağacı
ETAJER : Turkish Risale
Fr. Kapaksız ve rafları olan taşınabilir dolap
ETAN : Turkish Risale
f. Dişi eşek. * Bir kısmı havada, bir kısmı suyun içinde kalan kaya; yosunlu taş. * Kuyu kenarında üstüne oturup su içmeye mahsus taş
ETARET : Turkish Risale
Şenlik. Şatır ve şuh olmak. * Yarım olmak. * Göz ucuyla bakmak. * Hafiflik. (Ağırbaşlılığın zıddı.)
ETAVE : Turkish Risale
Gelmiş, geçmiş, gelen, misafir, garib, gariban, kimsesiz, biçare
ETBA' : Turkish Risale
Tâbi olanlar, bağlı olanlar, emri altında bulunanlar. (Cenâb-ı Hakka ve Resul-ü Ekreme (A.S.M.) tâbi ve muti olan veli bir üstâdın ve bir mürşid-i ekmelin gösterdiği Hak ve hakikat, iman ve Kur'ân yolunda gidenler, ona tâbi' olanlar.)
ETBAK : Turkish Risale
(Tabak ve Tabaka. C.) Yemek tepsileri, sofraları. Büyük sahanlar. * Tabakalar, dereceler, mertebeler, katlar. * Kabileler, kavimler, aşiretler
ETELAN : Turkish Risale
Adım birbirine yakın olmak
ETEMM : Turkish Risale
Tam, en mükemmel, hiç noksansız
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani