Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
FISK : Turkish Risale

Haddini tecavüz. Günah. Haktan ayrılmak. * Fık: Allah'ın emirlerini terk ve O'na isyan etmek ve doğru yoldan sapıp çıkmak. Böyle olanlara şeriat dilinde "fâsık" denir.(Fısk; haktan udul, ayrılmak; hadden tecavüz, hayat-ı ebediyeden çıkıp terketmektir. Fıskın menşei; kuvve-i akliye, kuvve-i gazabiye, kuvve-i şeheviye denilen üç kuvvetin ifrat ve tefritinden neş'et eder. Evet ifrat veya tefrit, delillere karşı bir isyandır. Yani sahife-i âlemde yaratılan delâil, uhud-u ilâhiyye hükmündedir. O delâile muhalefet eden, Cenab-ı Hak'la fıtraten yapmış olduğu ahdini bozmuş olur. Ve keza ifrat ve tefrit, hayat-ı nefsiye ve ruhiyenin maraz ve hastalığını intac eden esbabdandır. Buna, fıskın birinci sıfatı olan $ cümlesiyle işaret edilmiştir. Ve keza, ifrat ve tefrit, hayat-ı içtimaiyeye karşı isyan ateşini yakan iki âmildir. Evet, bu âmiller Hayat-ı içtimaiyeyi nizam ve intizam altına alan râbıtaları, kanunları keser atar. Evet şehvet veya gazab, haddini aşarsa, ırz ve namuslar pay-mal olur, masumlar mahvolur. Buna da, fıskın ikinci sıfatı olan $ cümlesiyle işaret edilmiştir. Ve keza, dünya nizamının bozulmasını intac edip fesad ve ihtilâle sebebiyet veren iki ihtilâlcidirler. Buna dahi fıskın üçüncü sıfatı olan $ cümlesiyle işaret edilmiştir. Evet fâsık olan kimsenin kuvve-i akliye ve fikriyesi i'tidali kaybedip safsatalara düşerse, itikadâta ait râbıtaları kesmekle, hayat-ı ebediyesini yırtar atar. Ve keza, kuvve-i gazabiyesi hadd-i vasatı tecavüz ederse, hayat-ı içtimaiyenin hem yüzünü, hem astarını yırtar, altüst eder. Ve keza, kuvve-i şeheviyesi haddi aşarsa, heva-i nefse tâbi olur, kalbinden şefkat-i cinsiye zâil olur, kendisi berbad olacağı gibi başkalarını da berbad edecektir. Bu itibarla, fâsıklar hem nev'inin zararına, hem arzın fesadına çalışmış olur. İ.İ.)(Şer'an fıskın üç mertebesi vardır: Birincisi, günahı çirkin addetmekle beraber ara sıra irtikâb etmek; İkincisi, üzerine düşerek inhimak ile yapmak; üçüncüsü, çirkinliğini inkâr ederek yapmaktır. Bu üçüncü tabaka küfür mertebesidir. Fâsık bu hâle gelmedikçe ehl-i sünnet mezhebinde mü'min namı kendisinden selbolunmaz. Binaenaleyh fâsık vasfı içinde kâfirler bulunabileceği gibi, imanını zayi etmemiş olanlar da bulunabilir. E.T.)

FISK U FÜCUR : Turkish Risale

Allah'a isyan içinde olmak, günah işlemek

FISKIYE : Turkish Risale

Suyu muhtelif şekillerde yukarıya doğru fışkırtan ve ekseriya havuzların ortasında yapılan borunun üzerindeki aletin adıdır. Buna, Arapçası olan fevvare denildiği gibi, Türkçe olan fışkırak da denilir

FISSA : Turkish Risale

Yonca dedikleri ot

FITAM : Turkish Risale

Çocuğu veya yavruyu sütten kesme

FITHIL : Turkish Risale

Âdem Aleyhisselâm'ın yaratılışından evvel olan zaman

FITIK : Turkish Risale

(Bak: Fetk)

FITNAT : Turkish Risale

Cibillî ve fıtrî ve âni anlamak ve idrak etmek. * Hikmet. * Zekâvet, basiret, tedbir, fatânet, zeyreklik. Fıtnet diye de okunur. (Zıddı: Gabâvet'tir.)

FITNE : Turkish Risale

Akıllılık. İdrak ve anlayışı kuvvetli olmak. (Bak: Fıtnat)

FITR : Turkish Risale

(C: Eftâr) Açıldığında baş parmakla şehadet parmağının arası. Karış

FITRA : Turkish Risale

(Fitre) Fıtrat sadakası, yaradılış atiyyesi

FITRAT : Turkish Risale

Yaradılış, tıynet, hilkat. (Bak: Evamir-i tekviniye)

FITRAT-I SELİME : Turkish Risale

Selim fıtrat. Kusursuz sağlam huy. * Ahlâk, din. Haram ve çirkin işlerden uzak ahlâk. * Noksansız yaradılış

FITRAT-I İLÂHİYE : Turkish Risale

San'at-ı Rabbaniye ve kudret-i İlâhiyenin dâima değişen bir defteri olan ve yanlış olarak "Tabiat" namı verilen Cenab-ı Hak'ın fıtrat kanunları ve mahlukatın yaradılışı

FITRATEN : Turkish Risale

Yaradılıştan, fıtrî olarak

FITRÎ : Turkish Risale

Doğuştan, yaradılıştan, fıtrata âit ve müteallik. Hayat kanunlarına uygun.(Evet Hz. Muhammed'in (A.S.M.) getirdiği şeriatın hakaikı, fıtratın kanunlarındaki müvazeneyi muhafaza etmiştir. İçtimaiyatın râbıtalarına lâzım gelen münasebetleri ihlâl etmemiştir. Zaman uzadıkça aralarında ittisal peyda olmuştur. Bundan anlaşılır ki; İslâmiyet nev'-i beşer için fıtrî bir dindir. Ve içtimaiyatı tezelzülden vikaye eden yegâne bir âmildir. S.)

FIZZA : Turkish Risale

Gümüş

FIŞKI : Turkish Risale

Pislik. Çör çöp. Fazladan olan. Hayvan gübresi

FLAMA : Turkish Risale

Mızrak ve süngü ucuna takılan, gemi direğine çekilen ince bayrak

FLANDRA : Turkish Risale

Harp gemilerinin ve bilumum beylik gemilerin grandi direklerine çekilen ensiz ve uzun şerit sancaklar

FOBİ : Turkish Risale

(Fobya) Fr. Bâzı hal veya şeylere karşı duyulan hastalık halindeki korku

FONOĞRAF : Turkish Risale

Fr. Gramofonun ilk şekli. Ses cihâzı. Sesi alıp tekrar veren âlet

FORMA : Turkish Risale

Fr. Cüz. Kısım. Parça. * Şekil. Biçim. Askeri nişan. Rütbe işareti. * Bükülünce 8, 16, 32 sayfa olan kitap dizgisi

FORMALİTE : Turkish Risale

Fr. Resmi işlerin gerektirdiği muameleler

FORSA : Turkish Risale

Buharlı gemilerin icadından evvel yelkenli gemilerde kürek çekmeğe mahkum harp esirleri. Bunlar, kaçmamaları için birer ayakları güvertelere çakılı bulunurlardı. Ayaklarından bağlı olmaları münasebetiyle bunlara payzen namı da verilirdi. Bununla birlikte payzen tabiri, daha çok cürüm ve cinayet erbabından küreğe mahkum olanlar hakkında kullanılırdı. Harp esirlerinin gençleri ve çocukları, saraylara ve acemi olanları kışlalarına verilir, yirmi yaşından yukarı olanları da küreğe konulmak üzere tersaneye gönderilirdi. Gemilerde harp esirlerine kürek çektirmek âdeti 15 ve
yüzyıllarda çok revaç bulmuştu. Venedik, Ceneviz, Barselona, Cezayir, Malta ve Osmanlı kaptanları, harp esirlerine, hatta mensub oldukları milletlere karşı vuku bulan muharebelerde bile zorla kürek çektirerek, bu tarik ile harbi kazanmağa çalışırlardı. (O.T.D.S.)