Turkish
IRMAK : Turkish Risale
Büyük akarsu, doğrudan doğruya denize dökülen nehir
IRMİS : Turkish Risale
Büyük taş. * Kuvvetli ve dayanıklı deve
IRNÎN : Turkish Risale
Kaş tarafında burun ucu. * Her nesnenin evveli
IRRİS : Turkish Risale
Arslan yatağı
IRS : Turkish Risale
Koca ile karıdan her biri. * Nâmus
IRSÎ : Turkish Risale
Gelincik dedikleri hayvanın rengine benzer bir renk
IRTIR : Turkish Risale
Yerinden ayrılmak
IRV : Turkish Risale
(C.: Arâ) Cemaat, topluluk
IRZ : Turkish Risale
Namus. Temizlik. Cinsî haysiyet. * Ehil ve ıyal. İnsanın korumağa mükellef olduğu nefsi, hasebi, şerefi ve mahremleri, zemmedilecek veya medhedilebilecek durumları
IRZA : Turkish Risale
Çayırlık, çimenlik. Otu bol olan yer
IRZAL : Turkish Risale
Bağcıların arslan korkusundan dolayı ağaçların üzerinde yaptıkları yatak. * Avcıların, yatağında topladıkları kuru ot
IRZÂ' : Turkish Risale
Emzirmek veya emzirilmek
IRZÂ-İ ETFAL : Turkish Risale
Çocukların emzirilmesi
IRZÂ-İ GAYR-İ MÂDERÎ : Turkish Risale
Çocuğu hayvan sütüyle besleme
IRZÂ-İ MÂDERÎ : Turkish Risale
Çocuğu ana sütüyle besleme
IRZİM : Turkish Risale
Sağlam, sert ve dayanıklı. * Şiddetli toplayıcı
IRÂK : Turkish Risale
Dicle nehrinden aşağı Basra'ya kadar Şat Suyu'nun iki tarafı olan memleket. * Su kenarı. * Kökler, asıllar, bünyadlar. * Uzak
IRÂK-I ACEM : Turkish Risale
(Acem Irakı) Tar: Irak'ın Dicle nehrinden başlayarak İran sınırındaki yüksek dağlık mıntıkaya kadar uzanan bölgesine Osmanlılarca verilen ad
IRÂK-I ARAB : Turkish Risale
Arap Irak. Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan ve Bağdat'ın kuzeyine kadar uzanan topraklara Osmanlı İmparatorluğu zamanında verilen isim
IS : Turkish Risale
(Iss) t. Bayındırlık, mâmuriyet. Şenlik. * Ses. * Sâhib. Mâlik. * Efendi
IS'AB : Turkish Risale
Güç. Çetin bulmak. Güçleştirmek. Zorlaştırmak
IS'AD : Turkish Risale
Yukarı çıkarmak. Yükseltmek. * Mekke-i Mükerreme'ye gitmek. * İnbikten geçirmek
IS'AR : Turkish Risale
Enaniyet ve kibirle surat asma
IS'AS : Turkish Risale
Gece karanlığı başlamak, karanlık basmak. * Karanlığın açılması. * Bulutun yere yakın olması. * Peşinden gitmek
ISABE : Turkish Risale
(C.: Asâib) Cemaat, topluluk. * Tıb: Yaraları sarmakta kullanılan bağ, yara bantı. * Başa sarılan ve şeâir-i İslâmiyeden olan sarık
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani