Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ÇALKALANMAK : Turkish Turkish

çalkalamak eylemine konu olmak

ÇALKALANMAK : Turkish Turkish

dalgalanmak

ÇALKAMA : Turkish Turkish

çalkamak eylemi

ÇALKAMA : Turkish Turkish

sulandırılmış yoğurt, ayran

ÇALKANMAK : Turkish Turkish

çalkamak eylemine konu olmak

ÇALKANMAK : Turkish Turkish

(deniz, göl için) dalgalanmak

ÇALKANMAK : Turkish Turkish

coşmak

ÇALKANMAK : Turkish Turkish

(haber, söylenti) herkesin ağzında dolaşmak

ÇALKANMAK : Turkish Turkish

coşkunluk, hareketlilik içinde bulunmak

ÇALKANTI : Turkish Turkish

(deniz) dalgalanma

ÇALKANTI : Turkish Turkish

çalkanmış şey

ÇALKANTI : Turkish Turkish

kalbur yardımıyla ayrılan çerçöp

ÇALKANTI : Turkish Turkish

coşku

ÇALKANTI : Turkish Turkish

kargaşa ve bunalımın yol açtığı düzensiz, karışık durum

ÇALKANTILI : Turkish Turkish

çalkantısı olan

ÇALKANTISIZ : Turkish Turkish

çalkantısı olmayan, durgun

ÇALKAR : Turkish Turkish

tahıl tanesini yabancı nesnelerden ayırmaya ya da tohumlukta kullanılacak tahılı ayırmaya yarayan döner kalburlu araç, çalkağı, çalkak

ÇALKATMAK : Turkish Turkish

çalkalamak eylemini yaptırmak

ÇALKI : Turkish Turkish

tırpan

ÇALMA : Turkish Turkish

çalmak eylemi, °sirkat

ÇALMA : Turkish Turkish

aşa sarılan sarık

ÇALMA : Turkish Turkish

çalınmış

ÇALMA : Turkish Turkish

kakmalı olmayan, kalemle işlenmiş

ÇALMACI : Turkish Turkish

maden üzerine çalma işi yapan (usta)

ÇALMADAN OYNAMAK 1) : Turkish Turkish

çok keyifli ve sevinçli durumda bulunmak