Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ÇALMADAN OYNAMAK 1) : Turkish Turkish

ir işe çok hevesli görünmek

ÇALMAK, -AR : Turkish Turkish

aşkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak

ÇALMAK, -AR : Turkish Turkish

vurarak ses çıkartmak

ÇALMAK, -AR : Turkish Turkish

müzik aracını seslendirmek

ÇALMAK, -AR : Turkish Turkish

ir müziği dinlemeyi sağlayan aygıtı çalıştırmak

ÇALMAK, -AR : Turkish Turkish

ses çıkarmak, ses vermek

ÇALMAK, -AR : Turkish Turkish

atmak, çarpmak, vurmak

ÇALMAK, -AR : Turkish Turkish

katıp karıştırmak

ÇALMAK, -AR : Turkish Turkish

üzerine sürmek

ÇALMAK, -AR : Turkish Turkish

ozmak, zarar vermek

ÇALMAK, -AR : Turkish Turkish

kumaşın bir parçasını kesmek

ÇALMAK, -AR : Turkish Turkish

(madeni) oymak, kalemle işlemek

ÇALMAK, -AR : Turkish Turkish

süpürmek, temizlemek

ÇALMAK, -AR : Turkish Turkish

enzemek, andırmak

ÇALMAK, -AR : Turkish Turkish

(zaman için) boşa harcatmak, ziyan etmek

ÇALPARA : Turkish Turkish

parmaklara takılıp çalınan zil ya da buna benzer ses çıkarıcı araç

ÇALPARA : Turkish Turkish

ağları keserek balıkçılara zarar veren bir çeşit çağanoz (portunus puber)

ÇALPARASIZ : Turkish Turkish

çok sevinmek, çok keyiflenmek anlamına gelen "çalparasız oynamak" deyiminde geçer

ÇALYAKA : Turkish Turkish

irdenbire yakasına yapışarak

ÇALYAKA ETMEK : Turkish Turkish

yakasına yapışıp sıkıca tutmak, götürmek

CAM : Turkish Turkish

soda ya da potas katılmış silisli kumun ateşte eritilmesiyle yapılan sert, saydam ve çabuk kırılır madde

CAM : Turkish Turkish

tümü ya da bir bölümü bu maddeden yapılmış, sırça

CAM : Turkish Turkish

pencere

CAM : Turkish Turkish

kadeh, içki

ÇAM : Turkish Turkish

çamgillerin örnek bitkisi olan ve birçok türü yurdumuzda yetişen bir orman ağacı (pinus)