SAFİ
SAFİ : Turuz Farsca - Türkce
sızı
SAFİ : Turuz Farsca - Türkce
süzək
SAFİ : Turuz Farsca - Türkce
süzgə
SAFİ : Turuz Farsca - Türkce
süzgəç
SAFİ : Turuz Farsca - Türkce
süzgüc
SAFİ : Turuz Farsca - Türkce
süzlük
SAFİ : Turuz Farsca - Türkce
süzü
SAFİ : Turkish Turkish
katıksız, duru, temiz
SAFİ : Turkish Turkish
net
SAFİ : Turkish Turkish
yalnız olarak, yalnız, sadece
SAFİ : Turkish Risale
Katışıksız. Temiz, süzülmüş ve temiz. * Bozuk olmayan. Hâlis
ŞAFİ : Turkish Risale
Hastaya şifa veren (Allah. C.C.). * Yeter görünen, kifayet eden
SAFİ : Ottoman Turkish
Katışıksız. Temiz, süzülmüş ve temiz. * Bozuk olmayan. Hâlis
SÂFÎ : Ottoman Turkish
temiz, katışıksız, duru
ŞAFİ : Ottoman Turkish
Hastaya şifa veren (Allah. C.C.). * Yeter görünen, kifayet eden
ŞÂFİ : Ottoman Turkish
hastaya şifa veren Allah
SAFİ : Turkish Turkish Encyclopedic
Kökeni: ArapçaCinsiyeti: ErkekAnlamı: Katışıksız, Katıksız, Halis, Temiz. Yalnız, Sadece, Sırf. Kesintilerden Sonra Kalan Kısım, Net
SAFİ : Turkish Turkish Encyclopedic
Kökeni: ArapçaCinsiyeti: ErkekAnlamı: Katışıksız, katıksız, halis, temiz. Yalnız, sadece, sırf. Kesintilerden sonra kalan kısım, net
ŞAFİ : Turkish Turkish Ansiklopedik
(ara.) er.
suçlunun bağışlanması için araya girip yalvaran kimse.
iyileştiren, şifa veren.
inandırıcı, inandıran
SAFİ : Turkish Turkish Ansiklopedik
(ar) er.
katışıksız, katıksız, halis, temiz.
yalnız, sadece, sırf.
kesintilerden sonra kalan kısım, net
SAFİ : Turkish German
ein, netto