Multilingual Turkish Dictionary English Turkish Redhouse

OBEISANCE : English Turkish Redhouse

o.bei.sanceobey'sıns, obi'sıns isim
saygıyla eğilme.
saygı, hürmet

OBELISK : English Turkish Redhouse

ob.e.liskab'ılîsk isim dikilitaş, obelisk

OBESE : English Turkish Redhouse

o.beseobis' sıfat çok şişman

OBESITY : English Turkish Redhouse

o.be.si.tyobi'sıti, obes'ıti isim şişmanlık

OBEY : English Turkish Redhouse

o.beyobey' fiil itaat etmek, söz dinlemek; boyun eğmek

OBFUSCATE : English Turkish Redhouse

ob.fus.cateab'fıskeyt, abf^s'keyt fiil
örtmek, gizlemek, perde çekmek.
şaşırtmak

OBFUSCATION : English Turkish Redhouse

ob.fus.ca.tionabfıskey'şın isim
örtme, gizleme, perde çekme.
şaşırtma

OBITUARY : English Turkish Redhouse

o.bit.u.ar.yobîç'uweri isim
bir ölü hakkında yazılan kısa biyografi.
ölüm ilanı. sıfat birinin ölümüne ait

OBJ. : English Turkish Redhouse

obj.kısaltma «obqect» obqection obqective

OBJECT : English Turkish Redhouse

ob.jectab'cîkt, ab'cekt isim
nesne, obqe, şey, cisim.
amaç, gaye, maksat, hedef: Money's her object. Onun amacı para.
dilbilgisi nesne

OBJECT AT ISSUE : English Turkish Redhouse

anlaşmazlık konusu.
iddia olunan şey

OBJECT LESSON : English Turkish Redhouse

ibret

OBJECTION : English Turkish Redhouse

ob.jec.tionıbcek'şın isim
itiraz; itiraz etme.
itiraz nedeni

OBJECTIONABLE : English Turkish Redhouse

ob.jec.tion.ablesıfat itiraz edilebilir, nahoş, uygunsuz, münasebetsiz: His actions were obqectionable. Terbiyesizce davrandı

OBJECTIVE : English Turkish Redhouse

ob.jec.tiveıbcek'tîv sıfat nesnel, obqektif. isim
amaç, gaye, maksat, hedef.
objektif, mercek

OBJECTIVE CASE : English Turkish Redhouse

dilbilgisibelirtme durumu, ismin
i hali

OBJECTIVELY : English Turkish Redhouse

ob.jec.tive.lyzarf nesnel olarak

OBJECTIVITY : English Turkish Redhouse

ob.jec.tiv.i.tyisim nesnellik, obqektiflik

OBLIGATE : English Turkish Redhouse

ob.li.gateab'lıgeyt fiil zorlamak, mecbur etmek

OBLIGATION : English Turkish Redhouse

ob.li.ga.tionablıgey'şın isim
zorunluluk, zorunluk, mecburiyet; yüküm, yükümlülük; farz.
senet, borç

OBLIGATORY : English Turkish Redhouse

ob.lig.a.to.ryıblîg'ıtôri sıfat mecburi, gerekli, zorunlu

OBLIGE : English Turkish Redhouse

o.bligeıblayc' fiil
mecbur etmek, zorlamak.
iyilik etmek, memnun etmek

OBLIGING : English Turkish Redhouse

o.blig.ingıblay'cîng sıfat yardım etmeye hazır

OBLIQUE : English Turkish Redhouse

ob.lijueıblik' sıfat
eğik, yatık, meyilli.
dolaylı

OBLIQUE ANGLE : English Turkish Redhouse

geometriyatık açı