Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
CANVASS : English Turkish

v. gözden geçirmek, görüşmek, tartışmak; kamuoyu yoklaması yapmak, seçmenleri dolaşarak oy istemek; propaganda yapmak, reklâm yapmak; sipariş toplamak

CANVASSER : English Turkish

n. propagandacı, sipariş toplayan kimse

CANVASSING : English Turkish

n. propaganda, reklâm

CANY : English Turkish

adj. kamış dolu; hasır/kamışla alakalı

CANYON : English Turkish

n. kanyon, vadi

CANYONING : English Turkish

n. bir kanyon içerisinde çok süratli akan ve birisinin arkasında yüzerken dere tarafından alınıp götürülen akarsu ve dereler boyunca seyahat etmeyi içeren spor

CANZONA : English Turkish

n. (Müzik) 16'ncı yüzyılın başlarından 18'inci yüzyıla kadar olan dönemde kullanılan aşk şiirine benzeyen şarkı türü (ayrıca canzone)

CANZONE : English Turkish

n. (Müzik) 16'ncı yüzyılın başlarından 18'inci yüzyıla kadar olan dönemde kullanılan aşk şiirine benzeyen şarkı türü (ayrıca canzona)

CANZONET : English Turkish

n. bir veya iki parçadan oluşan kısa İngiliz şarkısı

CAOUTCHOUC : English Turkish

n. kauçuk

CAP : English Turkish

aşkent, kapital

CAP : English Turkish

n. kep, kasket, başlık, şapka, kapak, tepe, zirve

CAP : English Turkish

v. kapatmak, örtmek, kep takmak (simge), geçmek, daha iyisini yapmak

CAP A PIE : English Turkish

tepeden tırnağa, baştan ayağa

CAP RATE : English Turkish

n. Kapitalizasyon Oranı, güncel değeri hesaplamanın faiz oranı; bir tek yıldaki tahminî bir gelir beklentisini bir değer göstergesine geliri uygun bir orana bölerek doğrudan tek bir adımda dönüştürme metodu

CAP'N : English Turkish

gemi komutanı, kaptan; grup lideri, başkan, komutan

CAP-A-PIE : English Turkish

adv. tepeden tırnağa, tamamen, her tarafında, baştan aşağı kadar

CAPA : English Turkish

n. bir matadorun ırmızı pelerini; kapüşonlu pelerin; şarabın renginin derinliği veya derecesi (ayrıca robe (kaftan))

CAPABILITY : English Turkish

n. kapasite, yetenek, kabiliyet; güç, iktidar

CAPABLE : English Turkish

adj. kabiliyetli, ehliyetli, yetenekli, kapasiteye sahip, duyarlı, etki altında kalabilen; becerikli

CAPABLE OF : English Turkish

yeterli, yetenekli, ehil,
ebilmek,
ebilir, onun kabiliyetleri dahilinde

CAPABLENESS : English Turkish

n. kabiliyet, potansiyel, yetenek, ehliyet

CAPABLY : English Turkish

adv. yetenekli bir şekilde, ustalıkla, profesyonelce

CAPACIOUS : English Turkish

adj. geniş, büyük, ferah

CAPACIOUSLY : English Turkish

adv. genişçe