Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
CANTEL : English Turkish

n. eğerin genellikle yukarı doğru kıvrık arka kısmı; bölüm, köşe, parça payı (ayrıca cantle)

CANTER : English Turkish

n. atın eşkin gidişi

CANTER : English Turkish

v. eşkin gitmek

CANTERBURY : English Turkish

n. İngiltere'de bir şehir

CANTERBURY : English Turkish

n. müzik sehpası, müzik standı; bölmeli sehpa/stant (kağıtları, tabakları, vb. tutmak için)

CANTHARIDES : English Turkish

n. parlak yeşil Avrupa su kabarcığı böceği; bu böcekten yapılan tıbbi toz (eskiden derideki su kabarcıklarının tedavisinde kullanılan)

CANTHARIDIN : English Turkish

n. İspanyol sineğinin toksik aktif bileşiği olan keskin tadı olan kristal; kantarik asit damıtığı

CANTHARIS : English Turkish

n. İspanyol sineği, parlak yeşil Avrupa kabarcık böceği

CANTHUS : English Turkish

n. gözün iç ve dış köşeleri (Anatomi)

CANTICLE : English Turkish

n. kantik, ilahi

CANTICLES : English Turkish

n. Hazreti Süleyman ın neşideleri

CANTILENA : English Turkish

n. (Müzik) yumuşak akışlı vokal veya enstrümantel pasaj

CANTILEVER : English Turkish

n. çıkma, sundurma, konsol, manivela

CANTILEVER WING : English Turkish

serbest uçak kanadı

CANTILEVERED : English Turkish

adj. destekli, dirsekli, konsol

CANTILLATE : English Turkish

v. ilahi söylemek, monoton bir sesle şarkı söylemek

CANTILLATION : English Turkish

n. monoton bir tarzda şarkı söyleme; melodi

CANTILLATION MARKS : English Turkish

Tevrat'ı ilahi şeklinde okumak için müziksel nota işaretleri

CANTINA : English Turkish

n. (Güneybatı ABD ve Meksika'da kullanılan terim) bar, birahane, taverna; meyhane

CANTING : English Turkish

adj. dindarlık taslayan sahte sofu; iki yüzlü

CANTINGLY : English Turkish

adv. sahte dindarlık tarzında, yapmacık dindarlık kisvesi altında, din istismarcılığı yaparaktan

CANTINIER : English Turkish

n. hancı, otelci, meyhaneci

CANTINIERE : English Turkish

n. (Fransızca'dan) askerler için matara/yemek kabı taşıyan kadın (Ordu)

CANTLE : English Turkish

n. eyerin arka kaşı, parça, bölüm

CANTLET : English Turkish

n. fragman, köşe, parça