Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
CANNONADE : English Turkish

n. bombardıman

CANNONADE : English Turkish

v. topa tutmak, bombardıman etmek

CANNONARCHY : English Turkish

n. toplarla yönetmek veya hükmetmek

CANNONBALL : English Turkish

n. gülle, bir toptan ateşlenen büyük metal top

CANNONBALL : English Turkish

v. hızla hareket etmek, büyük bir süratte hareket etmek

CANNONEER : English Turkish

n. topçu, bir topu ateşleyen kimse

CANNONRY : English Turkish

n. topçu ateşi; topçu

CANNOT : English Turkish

v. yapamamak, edememek, gücü yetmemek

CANNOT AFFORD : English Turkish

gücü yetmemek, ulaşabileceğinin ötesinde olmak, kendine izin verememek

CANNOT AFFORD IT : English Turkish

kendine izin verememek, yeterli parası olmamak

CANNOT BEAR : English Turkish

dayanamamak, tahammül edememek, katlanamamak

CANNOT MAKE HEAD OR TAIL OF : English Turkish

anlayamamak, kavrayamamak

CANNOT MAKE HEAD OR TAIL OF IT : English Turkish

onu gözünde canlandıramamak, onu anlayamamak, onu kavrayamamak

CANNOT STAND : English Turkish

dayanamamak, tahammül edememek, katlanamamak

CANNULA : English Turkish

n. sonda, kanül

CANNULAR : English Turkish

adj. borulardan oluşan, boru şeklinde, silindirik ve içi oyuk

CANNULATE : English Turkish

adj. borulardan oluşan, boru şeklinde, silindirik ve içi oyuk

CANNY : English Turkish

adj. dikkatli, tedbirli, uyanık, açıkgöz, kurnaz, tutumlu; zarif, hoş

CANOE : English Turkish

n. kano, kano kullanmak, kano ile gezmek

CANOEING : English Turkish

n. kano gezintisi yapma, kano ile seyahat etme faaliyeti

CANOEIST : English Turkish

n. kanocu, kano kullanan kimse

CANOLA : English Turkish

n. kanola, tohumları yenebilir bir yağ elde etmek için kullanılan bitki türü

CANOLA OIL : English Turkish

kanola yağı, kanola bitkisinin tohumlarından elde edilen yenebilir yağ

CANON : English Turkish

n. ilke, genel kural, kanun, ölçüt, kriter, kanon [müz.], kırk sekiz puntoluk harf, kilise kanunu, kutsal kitaplar, azizler listesi, kilise heyeti üyesi

CANON : English Turkish

n. kilise hukuku; kabul edilmiş prensip, kriter; Hristiyan azizlerinin listesi; Hristiyan kilisesi tarafından tanınan İncil kitapları; papaz, din adamı; (Müzik) diğer bölümlerdede tam olarak çalınan müzikal bir melodi içinde kontrpuan şeklinde düzenlenmiş müzik parçası