English Turkish
CANER : English Turkish
n. bambu ve hasırdan mobilyalar yapan kimse
CANESCENT : English Turkish
adj. kısa beyazımsı veya grimsi saçlarla kaplı, ağarmış (Biyoloji); grimsi beyaz
CANEWORK : English Turkish
n. hasır işi, birlikte örülen ve hasır sandalye yapmak için kullanılan uzun ince kamış parçası
CANG : English Turkish
n. tahta boyunduruk
CANGUE : English Turkish
n. tahta boyunduruk
CANICULA : English Turkish
n. Akyıldız, (Astronomi) Büyük Köpek takımyıldızının da (güney takımyıldızı) bir parçası olan gökyüzündeki en parlak yıldız, Siryus, Büyük Köpek
CANICULAR : English Turkish
adj. "Büyük Köpek" takımyıldızının bir parçası olan Sirius yıldızına (gökteki en parlak yıldız) ait olan; sıcak yaz günlerine ait olan (Temmuz ve Ağustos'un "Köpek Günleri")
CANICULE : English Turkish
n. Temmuz ve Eylül arasındaki sıcak günler dönemi (Temmuz ve Ağustos'un "Köpek Günleri")
CANID : English Turkish
n. köpek ailesinden (kurtları, çakalları, kır kurtlarını, tilkileri, dingoları içeren) etçil memeli
CANIDAE : English Turkish
n. köpek ailesi (kurtları, tilkileri, yerel köpekleri, vb. içeren)
CANIKIN : English Turkish
n. içinden içmek için kullanılan küçük konserve kutu; tahta kova (ayrıca cannikin)
CANINE : English Turkish
adj. köpekler için, köpek, köpek soyundan, köpek gibi, yalaka (Argo)
CANINE TOOTH : English Turkish
köpek dişi
CANING : English Turkish
n. sopa, dayak
CANINITY : English Turkish
n. vefa, sadakat
CANIS : English Turkish
n. kaniş, köpek ailesinden hayvan
CANIS MAJOR : English Turkish
Büyük Köpek, Büyük Köpek takımyıldızı, güney takımyıldızı
CANIS MINOR : English Turkish
Küçük Köpek, Küçük Köpek takımyıldızı, güney takımyıldızı
CANISTER : English Turkish
n. teneke kutu
CANISTER SHELL : English Turkish
şarapnel kalkanı, şarapnel etkisini ortadan kaldıran topçu sığınağı/kalkanı
CANISTER SHOT : English Turkish
şarapnel
CANITIES : English Turkish
n. saçın beyazlaması veya grileşmesi
CANK : English Turkish
v. (Argo) sohbet, dedikodu
CANKER : English Turkish
n. pamukçuk; buğdaypası, yozlaştıran etmen, bozucu etken; yara, ağız veya kulak yarası,
CANKER : English Turkish
v. pamukçuk oluşturmak, pamukçuğa yakalanmak, çürütmek, mahvetmek, çürümek, mahvolmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani