English Turkish
CANON FINETECH INC. : English Turkish
n. merkezi Mitsukaido'da (Japonya) bulunan bir Japon şirketi, geniş bir ürün yelpazesi imalatçısı (dijital kopyalama cihazları ve yazıcılar, elektronik donanım, mürekkep ürünleri, kâğıt işleme cihazları, ışığa duyarlı kâğıt diazonyum ve dahası)
CANON INC. : English Turkish
n. 1937 yılında kurulmuş olan ve Tokyo merkezli bir Japon şirketi, geniş bir yelpazede optik ve görüntüleme ürünlerinin (kameralar, lensler, dijital video kameraları vs gibi) ve şirket makinelerinin (yazıcılar, kopyalama makineleri, bilgisayar yazıcıları, lazerli fakslar ve gibi) dünya çapında bilinen bir imalatçısı
CANON LAW : English Turkish
kilise kanunu, fıkıh, ahkâm ı diniye
CANONESS : English Turkish
n. dinsel kadın topluluğu üyesi
CANONIC : English Turkish
adj. kilise kanunlarına göre belirlenen, Hristiyan kilisesi kuralları ile alakalı
CANONICAL : English Turkish
adj. kilise kanununa göre belirlenen, kutsal kitapta geçen; kabul edilmiş; standart
CANONICAL BOOKS : English Turkish
n. kilise kanunu
CANONICAL HOURS : English Turkish
n. dini tören için belirlenmiş saatler, evlenme töreni için belirlenmiş saatler
CANONICALLY : English Turkish
adv. kabul edilmiş ve üzerinde anlaşmaya varılmış bir tarzda
CANONICALS : English Turkish
n. din adamı cüppesi
CANONICITY : English Turkish
n. kutsallık; otantiklik
CANONISATION : English Turkish
n. (Katolik Roma ve Doğu Ortodoks Kilisesi) takdis, kutsama, azizler listesinde yer alma, azizler arasına karışma, kutsallaşma (ayrıca canonization)
CANONISE : English Turkish
v. bir azize dönüşmek; kutsal ilan etmek; kutsal bir insan gibi davranmak, birilerini idolleştirmek; kilise kanunlarında belirtilen şekilde yapmak (ayrıca canonize)
CANONIST : English Turkish
n. kilise hukukçusu
CANONISTIC : English Turkish
adj. yasaların ölçütü ile alakalı, kanunların yetkili sistemine ait
CANONIZATION : English Turkish
n. azizlik mertebesine yükseltme
CANONIZE : English Turkish
v. azizler listesine almak, kutsamak
CANONRY : English Turkish
n. bir din adamının ofisi veya pozisyonu
CANOODLE : English Turkish
v. okşamak, bağrına basmak, kucaklamak, sarılmak
CANOPHILIA : English Turkish
n. köpek aşkı, köpeklere karşı duyulan aşırı duygular
CANOPIC : English Turkish
adj. Canopus (Yıldırak, Süheyl {antik bir Mısır kenti; gökyüzündeki ikinci en parlak yıldızın adı}) ile ilgili, Canopus'a özgü
CANOPIC JAR : English Turkish
antik Mısır'da ölünün mumyalanmış organlarının saklanması için kullanılan kap (mumyalanmış vücudun yanında yakılan)
CANOPUS : English Turkish
n. antik bir Mısır kenti; gökyüzündeki ikinci en parlak yıldızın adı, Yıldırak, Süheyl
CANOPY : English Turkish
n. kubbe, örtü, paraşüt, saçak, tente, gölgelik,
CANOPY : English Turkish
v. örtmek, kaplamak, gölgelemek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani