English Turkish
CLICK : English Turkish
n. tıkırtı, çıtırtı; şaklama; başarı; kastanyola (gemi)
CLICK : English Turkish
v. tıkırdatmak, çıt etmek, tıkırdamak, şaklatmak; kapanıvermek; kanı kaynamak; hoşlanmak; başarmak; uyuşmak; anlamak, jetonu düşmek (Argo); mandallamak, şapırdatmak
CLICK : English Turkish
interj. çıt, tık
CLICK AND MORTAR : English Turkish
kendi şirketi içerisine internet bağlatmış geleneksel şirket
CLICK BEETLE : English Turkish
n. tıklama sesi çıkararak havaya sıçrayabilen her tür böcek
CLICK INTO PLACE : English Turkish
v. tam yerine oturmak
CLICK ONE'S HEELS : English Turkish
eğlenmek için sıçramak, neşe ve sevinç içerisinde oynayıp zıplamak
CLICK ONE'S TONGUE : English Turkish
dili üst damağa dokundurmak suretiyle tik sesi çıkarmak
CLICK STREAM : English Turkish
İnternete bağlı iken bir kullanıcının ziyaret ettiği her web sayfası için kaydedilen bağlantı listesi
CLICK THE DOOR : English Turkish
kapıyı mandallamak
CLICK-THRU : English Turkish
ir internet reklamı üzerine tıklayan kişinin olayı/örneği
CLICKABLE : English Turkish
adj. kliklenebilir, tıklanabilir; fareyi üzerine getirip tıklamak surtiyle idare edilebilir veya seçilebilir (Bilgisayar)
CLICKABLE IMAGEMAP : English Turkish
kullanıcıların farklı parçalar üzerine tıklayabilecekleri ve farklı dökümanlara yönlendirilebilecekleri web görüntüsü
CLICKER : English Turkish
n. kağıdın yerleştirilmesini denetleyen ve metin kopyalarını dağıtan kimse (Baskı, tab); ayakkabının üst parçasını kesen ve onu diğer çalışanlara veren baş ayakkabı yapıcısı; T.V. uzaktan kumanda cihazı (Argo)
CLICKPRINT : English Turkish
n. internette sörf yapan bir kimseyi eşsiz bir tarzda tanımlayan web sörf davranış yönetim şekli
CLIENT : English Turkish
n. müvekkil, müşteri, alıcı; hasta; bağımlı ülke
CLIENT APPLICATION : English Turkish
OLE metoduna göre nesneleri kendine gönderbilen veya kendinden transfer edebilen uygulama
CLIENT SERVER : English Turkish
ir dizi bilgisayar programının aynı anda çalışması yoluyla bilgisayarla işlenmiş metadoloji (servis sunucu tarafından birbirlerine bağlılar)
CLIENT SERVER ARCHITECTURE : English Turkish
çoğu veri işleminin sunucu tarafından gerçekleştirildiği bir sistem modeli
CLIENT SERVER NETWORK : English Turkish
müşteri/sunucu yapısyla çalışan ağ, çoğu veri işleminin sunucu tarafından gerçekleştirildiği ağ
CLIENTAGE : English Turkish
n. müşteriler, alıcılar, müvekkiller; müşteri grubu; bir müşteri ve iş sahibi arasındaki ilişki
CLIENTAL : English Turkish
adj. alıcı veya müşteri ile alakalı
CLIENTELE : English Turkish
n. müşteriler, alıcılar; hastalar; müvekkiller
CLIENTLESS : English Turkish
adj. müşterisi olmayan, alıcısı olmayan
CLIFF : English Turkish
n. kayalık, uçurum, yar, sarp kayalık
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani