Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
CLIMATOLOGY : English Turkish

n. klimatoloji, iklimbilim

CLIMATOTHERAPY : English Turkish

n. klimatoterapi, uygun hava koşulları vasıtasıyla hastalık tedavisi

CLIMAX : English Turkish

n. doruk, zirve, dönüm noktası; orgasm

CLIMAX : English Turkish

v. doruğa ulaştırmak; zirveye ulaşmak; orgasm olmak

CLIMB : English Turkish

n. tırmanış, tırmanma, yükselme

CLIMB : English Turkish

v. tırmanmak, sarılarak tırmanmak, yükselmek, aşama kaydetmek, çıkmak

CLIMB DOWN : English Turkish

alttan almak, inmek, inadı bırakmak, tutumundan vazgeçmek

CLIMB INDICATOR : English Turkish

(Havacılık) irtifa göstergesi, tırmanma göstergesi, uçağın alçalma veya yükselme oranını gösteren cihaz

CLIMB LIKE A MONKEY : English Turkish

maymun gibi tırmanmak, hızlı ve çevik bir tarzda tırmanmak

CLIMB ON THE BANDWAGON : English Turkish

çoğunluğa katılmak, kazanan tarafa katılmak

CLIMB OVER : English Turkish

v. önemli yükseklikteki herşeyi aşmak

CLIMB THE LADDER : English Turkish

v. merdivene çıkmak; bir şirketin hiyerarşisi içerisinde yükselmek

CLIMB UP : English Turkish

yukarı çıkmak

CLIMB UP A TALL TREE : English Turkish

defol, kaybol, git (öfke ifadesi)

CLIMBABLE : English Turkish

adj. tırmanılabilir

CLIMBDOWN : English Turkish

n. vazgeçme, cayma, fikrini değiştirme, daha önce olduğu bir pozisyondan geri çekilme; hatalı olduğunu kabul etmesi eylemi

CLIMBED DOWN : English Turkish

inen, alçalan, soyundan gelen; hatayı kabul eden

CLIMBED THE WALL : English Turkish

duvara tırmanmış, bir bölüme tırmanarak çıkmış

CLIMBER : English Turkish

n. dağcı, tırmanıcı; sarmaşık; toplumda hep gözü yükseklerde olan kimse; tırmaşık kuş

CLIMBERS : English Turkish

n. krampon

CLIMBING : English Turkish

n. tırmanış, tırmanma, dağcılık, artış

CLIMBING ABILITY : English Turkish

n. yükseliş becerisi (uçak), artış gücü

CLIMBING IRONS : English Turkish

n. tırmanma demiri, krampon

CLIME : English Turkish

n. iklim, diyar, ülke

CLINCH : English Turkish

n. sıkı tutma, yapışma; yakın dövüş; perçinlenmiş çivi; sıkıştırılmış cıvata