Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
CLOP : English Turkish

v. ayaklarıyla ses çıkarmak (at)

CLOP : English Turkish

n. ayakların çıkardığı ses (at)

CLOPTON HAVERS : English Turkish

(
1702) kemik yapısı üzerine yapmış olduğu araştırmalar ve adını Havers kanallarına vermiş olmasıyla ünlü Britanyalı bir doktor

CLOQUÉ : English Turkish

n. (Fransızca) kabartmalı dizaynı ve kapitone görünüşü olan kumaş türü (pamuk, ipek veya suni ipek)

CLOSABLE : English Turkish

adj. kapatılabilir veya susturulabilir

CLOSE : English Turkish

n. bağlantılı; göğüs göğüse kavga; avlu (okul, kilise); geçit, son, sonuç, son söz, kadans

CLOSE : English Turkish

v. kapamak, kapatmak; yaklaşmak, anlaşmak, uzlaşmak; kesmek, örtmek; son vermek; kilitlemek, sürgülemek; bitirmek

CLOSE : English Turkish

adj. yanaşık, kapalı; içli dışlı; ketum, sıkı fıkı (Argo), saklı, sık, mahrem; cimri, kıt; yakın, bitişik; sıkı, amansız, detaylı, bunaltıcı; son

CLOSE : English Turkish

adv. yakın, yakından, sıkışık durumda

CLOSE A BARGAIN : English Turkish

v. bir anlaşmayı/alışverişi bitirmek, bir pazarlığı sonuçlandırmak

CLOSE A DISCUSSION : English Turkish

v. bir tartışmayı sonlandırmak

CLOSE AIR SUPPORT : English Turkish

Yakın Hava Desteği, CAS, karadaki kuvvetlere destek vermek amacıyla düşmanı havadan bombalama

CLOSE AN ACCOUNT : English Turkish

hesabı kapatmak

CLOSE ARREST : English Turkish

dışarı çıkması mümkün olmayacak şekilde bir suçluyu hapishaneye yerleştirme

CLOSE AT HAND : English Turkish

yanıbaşında, çok yaklaşan

CLOSE ATTENTION : English Turkish

yakın ilgi, bütün dikkat, tam konsantrasyon

CLOSE BODIED : English Turkish

adj. dar, sıkı, vücuda yapışan

CLOSE BUT NO CIGAR : English Turkish

iyi deneme ama puro yok, güzel ve yakın ancak tam doğru değil; neredeyse fakat tam başarılı değil; iyi fakat yanlış tahmin

CLOSE BY : English Turkish

prep. çok yakın, yanında

CLOSE CALL : English Turkish

yakın felaket, yakın ıska

CLOSE CIRCLES : English Turkish

kapalı küreler, yakın sınıflar

CLOSE COMBAT : English Turkish

göğüs göğüse çarpışma, göğüs göğüse savaş

CLOSE COOPERATION : English Turkish

yakın işbirliği içerisinde beraber çalışma

CLOSE CROPPED : English Turkish

kısa kesilmiş

CLOSE DOWN : English Turkish

kapatmak, kesmek, kesilmek, kapanmak, son verilmek