English Turkish
DISTOMATOSIS : English Turkish
n. distomatoz, kelebek hastalığı, koyun ve sığırlarda rastlanan bir hastalık türü
DISTORT : English Turkish
v. biçimini bozmak, bükmek, yamultmak, bozmak, burkmak; saptırmak, çarpıtmak
DISTORTABLE : English Turkish
adj. yamultulabilir, yamulabilir, bozulabilir, bükülebilir, şekli bozulabilir, deforme olabilir; yanlış sunulabilir, yanlış takdim edilebilir, yanlış bilgi verilebilir
DISTORTED : English Turkish
adj. bozuk, biçimsiz, saptırılmış
DISTORTED PICTURE : English Turkish
ozulmuş resim, şekli değiştirilmiş resim, bükülmüş resim; gerçekliğin veya gerçek olayların yanlış sunumu
DISTORTED PICTURE OF REALITY : English Turkish
gerçekliğin bozulmuş resmi, gerçekliğin şekli değiştirilmiş resmi, şeyleri olduklarından yanlış sunma veya görme, gerçekliğin sapması veya saptırılması
DISTORTED REALITY : English Turkish
ozulmuş gerçeklik, saptırılmış gerçeklik, sahte gerçeklik
DISTORTED THE FACTS : English Turkish
gerçekleri saptırdı, gerçekleri yanlış sundu
DISTORTED THE TRUTH : English Turkish
gerçekleri saptırdı, gerçekleri yanlış sundu
DISTORTED THINGS : English Turkish
ozulmuş şeyler, saptırılmış şeyler, yanlış sunulmuş şeyler
DISTORTED VIEW OF REALITY : English Turkish
ozulmuş gerçeklik görüntüsü, gerçekliğin saptırılmış görüntüsü, sahte gerçeklik görüntüsü
DISTORTEDLY : English Turkish
adv. bozulmuş bir şekilde, sapmış bir şekilde, saptırılmış bir şekilde, yanlış sunulmuş bir şekilde
DISTORTEDNESS : English Turkish
n. bozulmuş olma durumu, sapmış olma durumu, saptırılmış olma durumu, yanlış sunulmuş olma durumu
DISTORTER : English Turkish
n. yamultan, bozan, büken, şeklini bozan, deforme eden; yanlış sunan, yanlış takdim eden, yanlış bilgi veren
DISTORTING MIRROR : English Turkish
şekilleri yamuk yumuk gösteren ayna, dev aynası
DISTORTION : English Turkish
n. bozukluk, bükülme, distorsiyon, çarpıklık, saptırma, çarpıtma
DISTORTION OF THE TRUTH : English Turkish
n. gerçeklerin saptırılması
DISTORTION OF TRUTH : English Turkish
gerçekliğin saptırılması, gerçekliğin yanlış sunulması, gerçekliğin değiştirilmesi
DISTORTIONAL : English Turkish
adj. çarpıtarak, çarpıtmaya eğilimli, bükmeye meyilli, şeklini bükme eğilimli; yanlış sunmaya meyilli, saptırarak sunmaya eğilimli
DISTORTIONIST : English Turkish
n. cambaz
DISTR. : English Turkish
n. "distribution (dağıtımı)", dağıtım, dağıtma, verme, teslim etme; aşamalara veya sınıflara ayırma
DISTRACT : English Turkish
v. avutmak; dikkatini dağıtmak, aklını karıştırmak; başka tarafa çekmek; şaşırtmak, rahatsız etmek, delirtmek (Argo)
DISTRACT FROM : English Turkish
-den dikkatini dağıtmak,
den dikkatini çevirmek,
den başka yöne çevirmek
DISTRACTED : English Turkish
adj. şaşırmış, deli, çılgın, kendinden geçmiş
DISTRACTEDLY : English Turkish
adv. dikkatini dağıtarak, dikkatini çevirerek, başka yöne çevirerek; kafası karışık bir şekilde, şaşırmış bir şekilde
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani