Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
DRIBBLET : English Turkish

n. az miktar, parça, damla, nebze

DRIBBLING : English Turkish

n. top sürme

DRIBLET : English Turkish

n. damla; az miktar, parça, nebze

DRIBS : English Turkish

n. "dribs and drabs (bölük pörçük)" deyiminin bir parçası (küçük parçalar, küçük miktarlar)

DRIBS AND DRABS : English Turkish

parçacıklar

DRIED : English Turkish

adj. kurumuş, kurutulmuş, kuru

DRIED APRICOTS : English Turkish

n. kuru kayısılar, kurumuş kayısılar, kurutulmuş kayısılar, tüm suyu alınmış kayısılar

DRIED BREAD : English Turkish

n. galeta

DRIED COD : English Turkish

n. çiroz, kurutulmuş morina

DRIED DATES : English Turkish

kuru hurmalar, kurumuş hurmalar, kurutulmuş hurmalar, hurma ağacının kuru meyveleri

DRIED FIG : English Turkish

kuru incir, kurumuş incir, kurutulmuş incir

DRIED FLOWERS : English Turkish

kuru çiçekler, kurumuş çiçekler, kurutulmuş çiçekler, kurutulmuş ve korunan çiçekler

DRIED FRUIT : English Turkish

meyve kurusu, kurutulmuş meyve

DRIED FRUIT PULP : English Turkish

n. pestil

DRIED FRUITS : English Turkish

kuru meyveler, kurumuş meyveler, kurutulmuş meyveler, tüm sıvısı alınarak kurutulmuş meyveler

DRIED MACKEREL : English Turkish

n. çiroz

DRIED MILK : English Turkish

süttozu

DRIED UP : English Turkish

kuru, kurutulmuş, kurumuş; solmuş

DRIER : English Turkish

n. kurutma makinesi, kurutucu; boya kurutucu madde

DRIER : English Turkish

adj. daha kuru

DRIEST : English Turkish

adj. en kuru

DRIFT : English Turkish

n. akıntıya kapılma, sürüklenme, göç, gidişat, sapma, akıntı; eğilim, erek, amaç; düşünme, anlama; etki, belirsizlik

DRIFT : English Turkish

v. sürüklenmek, sürüklemek, kendini koyvermek, hayatın akışına bırakmak; gayesiz yaşamak; yığılmak; toplanmak, yığmak

DRIFT ANCHOR : English Turkish

n. akıntı çapası, çapa

DRIFT APART : English Turkish

ırak düşmüş, bağı kopmuş, uzaklaşmış, uzak düşmüş, teması kesilmiş