Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
EMERGENCY TASK FORCE : English Turkish

acil görev kuvveti, acil durum ekibi, acil bir durumda görev başına çağrılabilecek çalışanlar grubu

EMERGENCY TRANSMITTER : English Turkish

acil durum vericisi, acil bir durumda uyarı sinyali vermek üzere hazır bekletilen verici

EMERGENCY VEHICLE : English Turkish

acil durum aracı, ambulans

EMERGENCY WARD : English Turkish

acil servis, acil servis bölümü, bir hastanenin acil müdahale gerektiren hastaları kabul eden bölümü

EMERGENT : English Turkish

adj. beliren, boy gösteren, ortaya çıkan, meydana çıkan, çıkan, gelişen

EMERGING : English Turkish

adj. beliren, boy gösteren, ortaya çıkan, meydana çıkan, çıkan, gelişen; olgunlaşan; varlık gösteren

EMERICH LICHTENFELD : English Turkish

n. Emerich Lichtenfeld, Imi Lichtenfeld, Imi Sde-Or (
1998), Krav Maga meşru müdafaa ve dövüş sisteminin kurucusu

EMERITA : English Turkish

adj. bir pozisyon veya meslekten emekli olmuş ancak aynı unvanını taşıyan kadın (örneğin profesör); aktif görevinden emekli olmuş ancak aynı unvanını taşıyan kadın (örneğin Başbakan vs)

EMERITA : English Turkish

n. bir pozisyon veya meslekten emekli olmuş ancak aynı unvanını taşıyan kadın (örneğin profesör); aktif görevinden emekli olmuş ancak aynı unvanını taşıyan kadın (Başbakan vs gibi)

EMERITUS : English Turkish

adj. emeritus, (Latince) bir pozisyon veya meslekten emekli olmuş ancak aynı unvanını taşıyan kimse (örneğin emeritus professor {emeritus profesör} gibi); aktif görevinden emekli olmuş ancak aynı unvanını taşıyan kadın (Başbakan vs gibi)

EMERITUS : English Turkish

n. emeritus, (Latince) bir pozisyon veya meslekten emekli olmuş ancak aynı unvanını taşıyan kimse (emeritus professor {emeritus profesör}, emeritus minister {emeritus bakan} vs gibi)

EMERITUS PROFESSOR : English Turkish

n. emeritus profesör, profesörlükten emekli olmuş ancak aynı unvanını taşıyan kimse

EMERSED : English Turkish

adj. ortaya çıkmış, belirmiş, kendisini çevreleyen şeyden (sudan tepelerden vs) sıyrılıp kendini göstermiş

EMERSION : English Turkish

n. ortaya çıkma, belirme, kendisini çevreleyen şeyden (sudan tepelerden vs) sıyrılıp kendini gösterme

EMERSON : English Turkish

n. Emerson, soyadı; Ralph Waldo Emerson (
1882), Amerikalı yazar filozof ve bakan, deneyüstücü çalışmaları olan "Doğa" ve "örnek İnsanlar"ın yazarı

EMERY : English Turkish

n. zımpara

EMERY BOARD : English Turkish

n. tırnak törpüsü

EMERY CLOTH : English Turkish

n. zımpara bezi

EMERY PAPER : English Turkish

zımpara kâğıdı

EMERY WHEEL : English Turkish

n. zımpara çarkı, zımpara taşı, toz zımpara ile kaplı olan ve bileme ve parlatma için kullanılan çark

EMESIS : English Turkish

n. emez, kusma

EMETIC : English Turkish

n. kusturan ilaç, kusturucu ilaç

EMETIC : English Turkish

adj. kusturucu, istifrağ ettirici

EMETICALLY : English Turkish

adv. kusturarak, kusturucu bir şekilde

EMETINE : English Turkish

n. emetin, bir gevşetici ve söktürücü olarak kullanılan bir madde