English Turkish
EMILY BRONTE : English Turkish
n. Emily Bronte, (
1848) "Uğultulu Tepeler"i yazan İngiliz yazar, Charlotte ve Anne'in kız kardeşi
EMILY DICKINSON : English Turkish
n. Emily Dickinson (
1886), "Ben hiç kimseyim! Sen kimsin?" yazarı, toplumdan izole yaşam tarzıyla ünlü Amerikalı şair
EMILY POSTNEWS : English Turkish
n. Emily Postnews, (İnternet) ilk olarak Brad Templeton tarafından yaratılan ve boş içerik lisansı yüzünden kaldırılan hayali karakterler
EMINEM : English Turkish
n. Eminem, (1972'de III. Marshall Bruce Mathers olarak doğan) beyaz Amerikalı rapçi ve hip hop müzisyeni ve şarkıcısı
EMINENCE : English Turkish
n. tepe, yüksek mevki, itibar
EMINENCE : English Turkish
n. yüksek mevki, yüksek makam; onur unvanı; üstünlük; mükemmeliyet; yükseklik; tepe; (Anatomi) vücut çıkıntısı, vücuttaki kabarıklık (özellikle de bir kemik üzerinde)
EMINENCY : English Turkish
n. tepe, yüksek mevki, itibar
EMINENCY : English Turkish
n. itibar, saygınlık, şöhret; itibarlı olma, saygın olma, şöhretli olma
EMINENT : English Turkish
adj. ünlü; yüksek rütbeli, yüce; seçkin
EMINENT DOMAIN : English Turkish
kamulaştırma yetkisi
EMINENT SCIENTIST : English Turkish
ünlü bilim insanı, itibarlı bilimci, saygın bilim insanı, şöhretli bilimci
EMINENTLY : English Turkish
adv. fazlasıyla, pek
EMIR : English Turkish
n. emir
EMIRATE : English Turkish
n. emirlik, emaret
EMISSARIES DEPARTMENT : English Turkish
temsilciler departmanı, Musevi dairesi temsilcileri bürosu
EMISSARY : English Turkish
n. temsilci; özel görevli, casus
EMISSION : English Turkish
n. yayınlama, yayma, emisyon; çıkarma
EMISSION INVENTORY : English Turkish
n. emisyon envanteri, atmosfere yayılmış çevre kirletici maddelerin miktarının kaydedilmesi ve analizi sistemi
EMISSIVE : English Turkish
adj. yayan, yayınlayan
EMISSIVITY : English Turkish
n. yayıcılık, salıcılık, yayılma yetisi (Fizik)
EMIT : English Turkish
v. çıkarmak, yaymak, yayınlamak; belirtmek, ifade etmek
EMITTANCE : English Turkish
n. yayım, salma, yayma gücü, salıcılık, yayımlılık; yayma gücü, ışık yayma gücü, yüzey alanı birimine verilen güç miktarı (Termodinamik)
EMITTER : English Turkish
n. çıkarıcı, emitör; fışkırtan şey
EMITTING : English Turkish
n. yayma, salma, ortaya çıkartma, atma, fışkırtma, boşaltma
EMITTING ODOR : English Turkish
koku çıkartma, koku salma, koku yayma
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani