English Turkish
ENDOGAMOUS : English Turkish
adj. kapalı grup/toplum evliliği, birinin belirli bir grub veya kabile içerisinde evlenmesi
ENDOGAMY : English Turkish
n. endogami, içerden evlenme, aile içi evlilik
ENDOGENOUS : English Turkish
adj. iç kısmından kaynaklanan
ENDOGENOUS VARIABLE : English Turkish
değerine bir sistemin yapısı içerisindeki çalışmasına göre karar verilen element
ENDOGENOUSLY : English Turkish
adv. içerden, iç kökenden
ENDOLYMPH : English Turkish
n. iç kulak sıvısı, iç kulak içerisinde bulunan sıvı
ENDOMETRIAL : English Turkish
adj. endometrium ile alakalı, rahim iç yüzeyine ait, rahim iç kaplaması ile alakalı
ENDOMETRIOSIS : English Turkish
n. (Tıp) rahim dokularının uterusun dışında (pelvis (leğen kemiği) boşluğunda, yumurtalıklarda, vb.) büyüdüğü kadınları etkileyen hastalık
ENDOMETRITIS : English Turkish
n. uterusu kaplayan zarın iltahabı
ENDOMETRIUM : English Turkish
n. uterusu kaplayan zar
ENDOMORPH : English Turkish
n. bir başka mineralin içinde bütünleşmiş halde bulunan mineral; endomorfik vücut tipine sahip kimse, şişman kimse (Pisikoloji)
ENDOMORPHIC : English Turkish
adj. endomorfik, bir başka mineralin içinde bütünleşmiş halde bulunan bir mineral ile alakalı; ndomorfik vücut tipine sahip bir kimse ile alakalı (Pisikoloji)
ENDOMORPHISM : English Turkish
n. bir endomorf içerisinde meydana gelen değişim (Petroloji)
ENDOPARASITE : English Turkish
n. içparazit, asalak
ENDOPHYTE : English Turkish
n. endofit, parazit bitki, bir başka bitkinin içesisinde büyüyen bitki (Botanik)
ENDOPHYTIC : English Turkish
adj. (Botanik) bir endofit ile alakalı, bir başka bitkinin içesisinde büyüyen bir bitki ile alakalı
ENDOPLASM : English Turkish
n. endoplazma, bir hücrenin stoplazmasının iç kısmı
ENDOPLASMIC : English Turkish
adj. endoplazma (bir hücrenin stoplazmasının iç kısmı) ile alakalı
ENDORPHIN : English Turkish
n. endorfin, endorfin hormonu, vücutta doğal olarak bulunan ve vücudun acıya direnç eşiğini artıran bir uyuşturucuya benzeyen iki veya daha fazla amino asitten oluşan bileşik
ENDORSABLE : English Turkish
adj. onaylanabilir; imzalanabilir (çek veya fatura gibi); izin verilebilir, uygun görülebilir
ENDORSE : English Turkish
v. onaylamak, desteklemek; arkasına yazmak; ciro etmek; havale etmek
ENDORSE A BILL : English Turkish
ir kanun teklifini uygun görmek veya onay vermek
ENDORSE A POLICY : English Turkish
ir politikayı onaylamak/desteklemek, bir harekat planını onaylamak; bir harekat planını desteklemek
ENDORSE IN BLANK : English Turkish
açık çek imzalamak, üzerinde parasal bir meblağ gösterilmeyen bir fatura veya çeki imzalamak
ENDORSED THE BILL : English Turkish
fatura üzerine ismini imza etme
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani