Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ENDEMIC : English Turkish

adj. yaygın, sık görülen; özgü, yöresel

ENDEMIC : English Turkish

n. yöresel hastalık, belirli bir topluluğa özgü hastalık, yöreye özgü hayvan, bitki örtüsü

ENDEMIC DISEASE : English Turkish

n. (Tıp) yöreye özgü hastalık, belirli bir grup insanda veya belirli bir bölge veya alanda yaşayan insanlarda sürekli olarak az veya çok mevcut olan hastalık

ENDEMISM : English Turkish

n. belirli bir yöreye veya bölgeye ait olma özelliği; belirli bir alanda bir hayvan türünün yoğunluğu, belirli bir yerde belli bitki türlerinin yoğunlaşması

ENDENIZATION : English Turkish

n. indenization, bir türün belli bir bölgeye yerleşmesine ve oraya adapte olmasına neden olma eylemi, adaptasyon eylemi, doğal ortama ayak uydurma fiili

ENDERMIC : English Turkish

adj. deri yoluyla emilen (İlaç tedavisinde)

ENDGAME : English Turkish

n. satranç oyununda oyundaki taşların çoğunun artık tahtada olmadığı final bölümü; herhangi bir olayın son bölümü veya son hareketi

ENDING : English Turkish

n. son, sona erme, bitirme; ölüm, ecel; sonek, takı

ENDING INVENTORY : English Turkish

cari rapor edilen sayım döneminin sonunda envanter stok miktarı

ENDITE : English Turkish

n. eklembacaklıların uzuvlarının içerisinde bulunan uzantı/ek; bazı eklembacaklıların üst çenelerinde bulunan ağız parçası (çiğnemek için kullanılan)

ENDIVE : English Turkish

n. hindiba

ENDLESS : English Turkish

adj. sonsuz, daimi, bitmek bilmeyen, ebedi, ölümsüz, bitmez tükenmez, uçsuz bucaksız

ENDLESS ATTEMPTS : English Turkish

sayısız girişimler; bitmek bilmeyen çabalar

ENDLESS CHAIN : English Turkish

sonsuz zincir, devam eden başarı veya seriler, devam eden ilerleme

ENDLESS EFFORT : English Turkish

itmek bilmeyen çaba, devamlı mücadele, sürekli gayret veya emek

ENDLESS SNORTS OF STUPID LAUGHTER : English Turkish

aptalca gülüşün bitmek bilmez sırıtışları, yürekten ve aptalca gülüş

ENDLESSLY : English Turkish

adv. gayesizce, hedefi olmaksızın, amaçsızca, hedefi olmaksızın; ebediyen, sonsuza dek, sonsuz

ENDLESSNESS : English Turkish

n. sonsuzluk, devamlılık

ENDLONG : English Turkish

adv. uzunluğuna

ENDMOST : English Turkish

adj. en son; en uzak

ENDNOTE : English Turkish

n. bir teksin (makalelerin, kitapların, vb.) sonunda açıklayıcı not

ENDO : English Turkish

pref. iç, içindeki, endo

ENDOBLAST : English Turkish

n. embriyonun katmanlarından biri, entoderm (Embriyoloji)

ENDOCARDIAL : English Turkish

adj. endokordiyal, kalbin içinin, kalbin içine ait (Anatomi)

ENDOCARDITIS : English Turkish

n. endokardit, kâlp içzarı iltihabı