Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
FORGAVE EACH OTHER : English Turkish

irbirini bağışlamış, makyaj yapmış, uydurmuş, birbirine "üzgünüm" demiş

FORGE : English Turkish

n. demirhane, demirci ocağı, nalbant dükkânı

FORGE : English Turkish

v. demir dövmek, dövmek, işlemek, düzenlemek, biçim vermek, oluşturmak, uydurmak, sahtesini yapmak

FORGE A CHECK : English Turkish

ir çek üzerinde ismini yanlış şekilde imza etmek

FORGE A CHEQUE : English Turkish

ir çek üzerinde ismini yanlış şekilde imza etmek

FORGE A SIGNATURE : English Turkish

imza taklit etmek, sahte olarak bir döküman üzerine birisinin imzasını atmak, sahte imza atmak

FORGE AHEAD : English Turkish

ilerlemek, öne geçmek, gittikçe başarılı olmak, sağlam adımlarla ilerlemek

FORGE LINKS : English Turkish

ağları güçlendirmek, bağları kuvvetlendirmek, bağlantıları yapmak

FORGEABLE : English Turkish

adj. işlenebilir, dövülebilir

FORGED : English Turkish

adj. dövme, sahte, kalp

FORGED A SIGNATURE : English Turkish

sahte olarak başkasının imzasını taklit etmiş

FORGED CHECK : English Turkish

sahte şekilde imzalanmış çek, sahte çek, hileli çek

FORGED IRON : English Turkish

dövülmüş demir, ısıtılıp çekiçlenerek şekil verilmiş metal

FORGED SIGNATURE : English Turkish

sahte imza, taklit imza

FORGEMAN : English Turkish

n. bir çekiççi tarafından yardım edilen usta ve uzman demirci

FORGER : English Turkish

n. demirci, mucit, taklitçi, kalpazan, sahtekâr, sahteci, imza taklit eden kimse

FORGERY : English Turkish

n. sahtekârlık, sahtecilik, kalpazanlık, imza taklidi, sahte imza, sahte şey

FORGET : English Turkish

v. unutmak, hatırından çıkmak, ihmal etmek

FRUITARIAN : English Turkish

n. meyve ile beslenen canlı, yalnız meyve yiyen kimse

FRUITCAKE : English Turkish

n. meyveli pasta, çatlak kimse, tuhaf tip

FRUITER : English Turkish

n. meyve gemisi, meyve taşımak için kullanılan kap; meyve yetiştiren kimse

FRUITERER : English Turkish

n. manav, meyveci

FRUITFUL : English Turkish

adj. meyvesi bol, verimli, bereketli, kazançlı

FRUITFULLY : English Turkish

adv. bereketli bir şekilde, verimli bir biçimde; başarılı bir şekilde; üretken bir şekilde

FRUITFULNESS : English Turkish

n. bereket, verimlilik