Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
FRUITINESS : English Turkish

n. meyve tadı, meyve tadında olma

FRUITION : English Turkish

n. ürün verme, amacına ulaşma, muradına erme

FRUITLESS : English Turkish

adj. meyve vermeyen, verimsiz, kısır, faydasız, sonuçsuz

FRUITLESS EFFORTS : English Turkish

neticesiz çabalar, boş girişimler, boşuna denemeler, verimsiz çabalar, başarısız gayretler

FRUITLESS TREE : English Turkish

verimsiz ağaç, meyve vermeyen ağaç

FRUITLESSLY : English Turkish

adv. verimsiz bir şekilde, bereketsiz bir biçimde; başarısız bir şekilde; verimli olmayan bir şekilde, kısır bir şekilde; sonuçsuz bir biçimde

FRUITLESSNESS : English Turkish

n. verimsizlik, kısırlık, üretememe (meyve, zürriyet, sonuçlar, vs.); verimlilik eksikliği

FRUITLET : English Turkish

n. meyve tanesi, (Botanik) çoklu meyvenin parçası olan tek öğe; küçük meyve

FRUITY : English Turkish

adj. meyvemsi, meyveli, meyve tadında, tınlayan, tatlı, iğrenç derecede imalı

FRUMENTACEOUS : English Turkish

adj. buğday türünden, tahıl benzeri

FRUMENTY : English Turkish

n. bulgur sütlacı, tarçın ve şeker ile tatlandırılmış kaynatılmış buğday lapası (ayrıca furmenty)

FRUMP : English Turkish

n. rüküş yaşlı kadın, kocakarı

FRUMPISH : English Turkish

adj. eski moda giysili, rüküş, kılıksız, derbeder

FRUMPY : English Turkish

adj. gösterişsiz, kılıksız, kötü giyimli (kadın hakkında)

FRUSTRATE : English Turkish

v. önlemek, engel olmak, işini bozmak, boşa çıkarmak, hayal kırıklığına uğratmak, yıldırmak

FRUSTRATED : English Turkish

adj. engellenmiş, hakkı yenmiş, boşuna didinmiş, amacına ulaşamamış, yılmış, hayal kırıklığına uğramış

FRUSTRATED POET : English Turkish

amacına ulaşamamış şair, yayınlama amacıyla değil de kendi zevki için yazan şair

FRUSTRATER : English Turkish

n. mani olan kimse, bozan kimse, işini bozan kimse, bir şeyin planlanmış olduğu gibi meydana gelmesini engelleyen kimse

FRUSTRATING : English Turkish

adj. engelleyici, boşa çıkaran, sinir bozucu, asap bozucu, yıldırıcı

FRUSTRATINGLY : English Turkish

adv. engelleyici bir şekilde, hüsrana uğratan bir şekilde, ağırlaştırıcı bir şekilde

FRUSTRATION : English Turkish

n. hüsran, düş kırıklığı, boşa çıkma, önleme, işini bozma

FRUSTRATION OF A CONTRACT : English Turkish

sözleşmeyi feshetme, dış nedenlerden dolayı bir sözleşmenin akdinin engellendiği durum

FRUSTUM : English Turkish

n. kesik koni, (Geometri) kesik koni veya piramit; paralel olarak kesilmiş olan üç boyutlu cisim parçası

FRWY : English Turkish

otoban, ücretsiz ekspres karayolu

FRY : English Turkish

n. kızartma, kızartılmış yiyecek, yavru balık, çoluk çocuk, solda sıfır, önemsiz şey