Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ALLIED FORCES : English Turkish

n. Müttefik Kuvvetler; Müttefikler, İtilaf Devletleri; Birinci Dünya Savaşı’nda İttifak Devletleri’ne (Almanya, Avusturya-Macaristan, Bulgaristan, Osmanlı Devleti) karşı savaşmak için bir araya gelen devletler; İkinci Dünya Savaşı’nda Mihver devletlerine (Almanya, İtalya, Japonya, Macaristan, Bulgaristan, Romanya) karşı savaşan devletler

ALLIED VICTORY OVER NAZISM : English Turkish

Naziizme karşı İttifak zaferi; Nazi Almanyası’nın ve onun müttefiki olan devletlerin İtilaf devletleri (İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği, Amerika Birleşik Devletleri) karşısındaki yenilgisi

ALLIEDSIGNAL : English Turkish

n. büyük bir Amerikan şirketi (hava aracı ve araba parçaları ile plastik ve kimyasal imalatçısı)

ALLIES : English Turkish

n. Müttefikler; NATO üyesi ülkeler; Birinci Dünya Savaşı’nda İttifak Devletleri’ne karşı bir araya gelen ülkeler; İkinci Dünya Savaşı’nda Mihver devletlerine karşı savaşan devletler

ALLIGATION : English Turkish

n. bağlanım, bir araya bağlama veya bir bağ ile tutturma eylemi

ALLIGATOR : English Turkish

n. timsah

ALLIGATOR PEAR : English Turkish

n. avakado

ALLIGATOR SKIN : English Turkish

n. timsah derisi

ALLIGATORING : English Turkish

n. pençemsi boya çatlağı, boyalı bir yüzeyin kötü havadan aşınma veya yanlış uygulama nedeniyle çatlaması; bir metalin sonunda ayrılma ve kıvrılma

ALLIIN : English Turkish

adj. tükenmiş, bitkin, yorgun, aşırı derecede yorgun

ALLITERATE : English Turkish

v. aliterasyon yapmak, aynı sesi tekrarlamak

ALLITERATION : English Turkish

n. aliterasyon, ses yinelemesi, aynı sesin tekrarı

ALLITERATIVE : English Turkish

adj. aliterasyonlu, ses tekrarı yapılan kelime ile ilgili

ALLITERATIVELY : English Turkish

adv. aliterasyonlu bir halde, aliterasyonlu bir biçimde, aliterasyon ile (bitişik kelimelerin başında benzer fonetik sesler kullanımı)

ALLIUM : English Turkish

n. alyum bitkisi, zambak familyasına ait olan ağır kokulu soğanlı bitkilerden herhangi biri (sarımsak, soğan, vs. dahil eden)

ALLOCABILITY : English Turkish

n. tahsis edilebilme, bölünebilme, dağıtılabilir olma

ALLOCABLE : English Turkish

adj. tahsis edilebilir, paylaştırılabilir, bölüştürülüp dağıtılabilr

ALLOCATE : English Turkish

v. ayırmak; bölüştürmek, paylaştırmak

ALLOCATE LAND : English Turkish

arazi tahsis etmek, toprak dağıtmak, arazi vermek veya bölüştürmek, toprak paylaştırmak

ALLOCATED INVENTORY : English Turkish

ayrılmış envanter, belirli bir düzen veya sözleşme yapılmış bir için önceden ayrılmış olan envanter

ALLOCATION : English Turkish

n. pay ayırma, bölüştürme, paylaştırma, dağıtma, ödenek, tahsis, pay

ALLOCATION OF DEBITS AND CREDITS : English Turkish

alacak ve borçlar ödenekleri, müşterinin hesabındaki işlemler kaydı

ALLOCATION OF PROFITS : English Turkish

karlar dağıtımı, karlar dağılımı

ALLOCATION OF STOCKS : English Turkish

stoklar dağılımı, stokların çalışanlara veya yatırımcılara paylaştırılması

ALLOCATOR : English Turkish

n. tahsis eden kimse, paylaştıran kimse, tayin eden kimse