English Turkish
FEEL WITH SMB : English Turkish
v. duygularını paylaşmak
FEEL WRETCHED : English Turkish
erbat hissetmek, kötü hissetmek
FEELER : English Turkish
n. anten, duyarga
FEELGOOD : English Turkish
adj. iyi hissetmesini sağlayan, hayat hakkında mutluluk ve pozitif duygular hissetmeye neden olan
FEELIN : English Turkish
n. duygu, his, algı, algılama, idrak; duygusal durum; his, alıgı, farkındalık; hassaslık, duyarlılık, fikir, düşünce; yazık, merhamet, acıma, şefkat
FEELING : English Turkish
n. dokunma, dokunma hissi, algı, his, duygu, şefkât, hissetme, sezi, acıma, görüş, bakış açısı, sezgi, izlenim
FEELING : English Turkish
adj. duygusal, hassas, duyarlı, duygulu, canlı
FEELING ASHAMED : English Turkish
utangaç hissetme, utanmış hissetme, küçük düşmüş hissetme
FEELING DISGUST : English Turkish
ıkkınlık hissetme, nefret hissetme, iğrenme duygusuna maruz kalma
FEELING HEART : English Turkish
empatik, sempatik, hassas, duyarlı (bir insana ilişkin)
FEELING IN THE PIT OF ONE'S STOMACH : English Turkish
mide çukurunda hissetme, karnına birşey saplanmış gibi olma, içsel algı, derin ve içgüdüsel kanı
FEELING OF EMPTINESS : English Turkish
oşluk hissi, boşuna oluş algısı, işe yaramazlık hissi, anlamsızlık hissi, değersizlik hissi
FEELING OF IMPORTANCE : English Turkish
önemlilik hissi, öneminin farkındalık
FEELING OF VULNERABILITY : English Turkish
hassasiyet hissi, saldırılara veya yaralanmalara karşı açıkta olduğu sezgisi
FEELING SORRY : English Turkish
üzgün hissetme, pişmanlık, keder, yas, acıma
FEELING THE PULSE : English Turkish
nabzı hissetme, elle nabzını kontrol etme, düzenli kalp atışını hissetme
FEELINGLY : English Turkish
adv. duyarlı ve hassas bir şekilde; duygusal olarak, heyecanlı bir şekilde; merhametli bir şekilde
FEELINGS : English Turkish
n. duygular, gönül
FEELINGS OF GUILT : English Turkish
suçluluk hissi, vicdan azabı, yanlış birşeyler yaptığını bilmenin veya hissetmenin verdiği duygular
FEELS AT HOME : English Turkish
evinde hisseden, rahat hisseden, kendi evindeymiş gibi hisseden
FEELS BAD : English Turkish
iyi hissetmeyen, kötü hisseden; pişmanlık ve üzüntü içerisinde olan
FEELS DISGUSTED : English Turkish
ıkkın hisseden, hasta hisseden, iğrenen, nefret ve iğrenti hisseden, hoşnutsuz olan, memnuniyetsiz olan
FEELS DIZZY : English Turkish
aşının döndüğünü hisseden, kendini kafası karışmış ve sersemlemiş hisseden
FEELS FINE : English Turkish
kendini iyi hisseden (duygusal veya fiziksel olarak)
FEELS HOT : English Turkish
sıcak hisseden, sıcaklık hisseden, rahatsızlık verecek derecede ısındığını hisseden
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani