Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
GLITTERY : English Turkish

adj. göz alıcı, parıltılı, parlak, ışık yansıtan, ışıl ışıl

GLITZ : English Turkish

n. pırıltı, parlaklık, görkem, lüks şey

GLITZY : English Turkish

adj. çok havalı, gösterişli bir biçimde fiyakalı

GLOAMING : English Turkish

n. alaca karanlık, akşam karanlığı

GLOAT : English Turkish

v. sinsice sevinmek, zevkle seyretmek, kına yakmak

GLOATED OVER : English Turkish

acımasız bir şekilde zevk almak, bir şeyi zevkle veya memnuniyetle düşünmek (özellikle kendi başarısını veya başkasının talihsizliğini)

GLOATER : English Turkish

n. acımasız bir şekilde zevk alan kimse, başkasının talihsizliğine karşı zafer kazanmış ve kötü niyetli memnuniyet duyan veya ifade eden kimse

GLOATING : English Turkish

adj. haset, kötü niyetli, sinsi

GLOATINGLY : English Turkish

adv. şeytanca zevk alarak, kötü niyetli bir şekilde

GLOB : English Turkish

n. damla, topak

GLOBAL : English Turkish

adj. global, evrensel, dünya çapında, küre biçiminde

GLOBAL BACKUP : English Turkish

genel yedekleme, sabit disk üzerindeki tüm dosyaların yedeklenmesi

GLOBAL FORMAT : English Turkish

global format, elektronik çizelgede sayıları biçimlendirmek için kullanılan biçim

GLOBAL MARKET : English Turkish

küresel piyasa, küresel ticaret, dünya çapındaki ticaret

GLOBAL OCEAN OBSERVING SYSTEM : English Turkish

Küresel Okyanus Gözlem Sistemi, dünya çapındaki okyanusların durumunu ve geleceğini anlamak için aralarında bilgi ve plan değişimi yapan uluslararası oşinografik gözlemci ve araştırmacılar ortaklığı

GLOBAL POSITIONING SYSTEM : English Turkish

Küresel Konum belirleme Sistemi, GPS, dünya çapında uydu ağı ile çalışan navigasyon sistemi

GLOBAL SYSTEM FOR MOBILE COMMUNICATIONS : English Turkish

Küresel Mobil Haberleşme Sistemi, birçok ülkede kullanılan dijital hücresel iletişim sistemi (TDMA teknolojisi varyasyonunu temel alan), GSM

GLOBAL VILLAGE : English Turkish

küresel köy, dünya ülkeleri, dünya vatandaşları, küçük köye benzetilen dünya

GLOBAL WARMING : English Turkish

küresel ısınma, global sıcaklık ortalamasının yavaş yavaş atması

GLOBALISATION : English Turkish

n. küreselleşme, evrensel olma, dünya çapında yapma (ayrıca globalization)

GLOBALISM : English Turkish

n. globalizm, enternasyonalizm, birbirinden ayrı ülkeler yerine tüm dünyaya önem verme

GLOBALIST : English Turkish

n. globalizmi destekleyen kimse, gobal bakış açısı olan kişi, birbirinden ayrı ülkeler yerine tüm dünyaya odaklanan kimse

GLOBALITY : English Turkish

n. küresel olma niteliği, global olma niteliği, dünya çapında bulunabilme niteliği, uluslararası olma durumu

GLOBALIZATION : English Turkish

n. küreselleşme, evrensel olma, dünya çapında yapma (ayrıca globalisation)

GLOBALIZE : English Turkish

v. küreselleştirmek, dünya çapında yapmak