Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
GRANDSTAND : English Turkish

n. tribün

GRANDSTAND : English Turkish

adj. tribün

GRANDSTAND : English Turkish

v. sahnelemek, sahneye koymak

GRANDSTAND FINISH : English Turkish

n. heyecanlı bitiş

GRANDSTAND PLAY : English Turkish

n. göze girmeye çalışma

GRANDSTANDER : English Turkish

n. etkilemek amacıyla gösteriş yapan kimse, etkileyeme çalışan kimse, hava atan kimse

GRANDSTANDING : English Turkish

n. konuşma yama, seyirciler tarafından alkış almak için bir şey yapma (çoğu kez konuşma yapan politikacılar hakkında kullanılır)

GRANDTOTAL : English Turkish

n. toplam, toplam tutar, son tutar, toplam miktar

GRANDUNCLE : English Turkish

n. büyük amca, büyük dayı

GRANGE : English Turkish

n. çiftlik, çiftçi birliği

GRANGER : English Turkish

n. çiftçi, (Kuzeybatı ABD’de kullanılan ifade), çiftçi, yetiştirici; çiftçi birliği üyesi

GRANGERIZE : English Turkish

v. ek resim örnekleriyle açıklamak, ek resimlerle örneklemek

GRANIFEROUS : English Turkish

adj. taneli, tane şeklinde, tahıl veren

GRANITA : English Turkish

n. granita, şekerle tatlandırılmış meyve püresi

GRANITE : English Turkish

n. granit

GRANITE : English Turkish

adj. taş gibi, sert, sağlam

GRANITE ROCK : English Turkish

granit kayacı, genellikle heykellerde ve inşaatlarda kullanılan hafif ve sert volkanik kaya

GRANITEWARE : English Turkish

n. emaye kap, gri emaye ile kaplı demir eşya; granite benzeyen sırı olan çanak çömlek

GRANITIC : English Turkish

adj. granit, taş gibi, sert, sağlam

GRANIVOROUS : English Turkish

adj. tahıl ile beslenen

GRANNIE : English Turkish

n. babaanne, anneanne, büyükanne, nine

GRANNIE GLASSES : English Turkish

n. yuvarlak tel gözlük

GRANNIE KNOT : English Turkish

n. gevşek düğüm

GRANNY : English Turkish

n. anneanne, babaanne, büyükanne, nine

GRANNY GLASSES : English Turkish

n. yuvarlak tel gözlük