Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
HARDHEARTEDNESS : English Turkish

n. taş kalplilik, duyarsızlık, merhametsizlik, sıcaklık duygularının olmaması

HARDIHOOD : English Turkish

n. tahammül, dayanıklılık, cesaret, cüret, küstahlık, arsızlık, atılganlık

HARDILY : English Turkish

adv. dirençli bir biçimde, korkusuzca, cesurca, mertçe; dayanıklı bir şekilde, kuvvetle

HARDINESS : English Turkish

n. tahammül, dayanıklılık, cesaret, cüret, küstahlık, arsızlık, atılganlık

HARDING : English Turkish

n. Harding, erkek ismi; soyadı; Warren Gamaliel Harding (
1923), Amerika Birleşik Devletleri'nin 29'uncu cumhurbaşkanı (
23)

HARDISH : English Turkish

adj. bir dereceye kadar zor, biraz zor

HARDLINER : English Turkish

n. sabit fikirli, kendi fikir veya görüşlerine sıkı bir biçimde bağlı olan kimse, boyun eğmeyi reddeden kimse

HARDLY : English Turkish

adv. zorla, ancak, zorlukla, güç belâ, hemen hemen hiç, neredeyse hiç, sertçe, acımasızca

HARDLY EVER : English Turkish

hemen hemen hiç, binde bir

HARDLY MORE THAN : English Turkish

- den güç bela daha fazla, her şey hesaba katılırsa, bütünüyle, yalnızca,
den daha fazla değil

HARDLY VISIBLE : English Turkish

adj. belli belirsiz

HARDLY WORTH ONE'S SALT : English Turkish

güç bela birinin ekmeğini hak eder, uygun değil, önerilmez, değmez

HARDNESS : English Turkish

n. katılık, sertlik, zorluk, katı yüreklilik, dayanıklılık, sağlamlık, aksilik, inatçılık

HARDPAN : English Turkish

n. sert tabaka, kil tabakası veya başka katı madde; işlenmemiş toprak; sert temel, sağlam temel

HARDS : English Turkish

n. ketenin yararlanılmayan kısımları, kendir veya keten atığı veya kaba kısımları

HARDSCAPE : English Turkish

n. (ABD) sert peyzaj unsurları, insan tarafından yapılan ve peyzaj mimarisinde kullanılan özellikler (vejetasyona karşın taş döşeme, bahçe avlusu, patikalar, duvarlar vb. gibi), peyzajın organik olmayan unsurları

HARDSCRABBLE : English Turkish

adj. emeğinin karşılığını vermeyen, ödüllendirilmeyen, büyük bir çaba karşılığında az bir kar veya ödül sağlayan

HARDSHIP : English Turkish

n. zorluk, güçlük, sıkıntı, cefa, yokluk, yoksulluk

HARDSTAND : English Turkish

n. sert park yeri, uçak veya ağır araçların park edebileceği katı yüzey

HARDSTANDING : English Turkish

n. (British usage) sert park yeri, park yeri; uçak park etmek için katı veya döşeli yüzey, sert saha

HARDTACK : English Turkish

n. peksimet, sert bisküvi (eskiden denizcilerin yediği)

HARDTOP : English Turkish

n. kapalı araba, araba metal çatısı

HARDWARE : English Turkish

n. hırdavat, donanım, teçhizat, hırdavatçı dükkânı, nalbur

HARDWARE CACHE : English Turkish

donanım önbelleği, verinin hızlı erişimini sağlamak amacıyla diskten veri saklayan atanmış bellek

HARDWARE HANDSHAKING : English Turkish

donanım alışverişi, donanımı senkronize ederek bilgisayar bağlantılarındaki bilgi aktarımını düzenleme yöntemi