English Turkish
HASTE : English Turkish
n. acele, telaş, hız, çabukluk
HASTE AWAY : English Turkish
acele ayrılmak, hızla ayrılmak
HASTE MAKES WASTE : English Turkish
acele işe şeytan karışır
HASTELESS : English Turkish
adj. acelesiz, kaygısız, telaşsız, rahatlık
HASTEN : English Turkish
v. acele ettirmek, telaşlandırmak, acele etmek, hızlandırmak, iki ayağını bir pabuca sokmak
HASTEN DEATH : English Turkish
ölümü hızlandırmak, ölümün daha erken gerçekleşmesini sağlamak
HASTENER : English Turkish
n. hızlandırıcı , hızlandıran kişi veya şey, hareketlendirici
HASTERT : English Turkish
n. Hastert, soyadı; Dennis Hastert (1942 doğumlu), ABD Temsilciler Meclisi Illinois Cumhuriyetçi üyesi, sözcü Newt Gingrich'in istifasından sonra Ocak 1999'dan bu yana Meclis'in sözcüsü
HASTILUDE : English Turkish
n. turnuva, mızrak oyunu, şövalyelerin dövüş becerilerinin uygulandığı ortaçağ turnuvası
HASTILY : English Turkish
adv. acele, alelacele, acilen
HASTILY PUT UP : English Turkish
adj. derme çatma
HASTINESS : English Turkish
n. acelecilik, telaş, gayret, aşırı çaba
HASTINGS : English Turkish
n. Hastings, güneydoğu İngiltere'de liman şehri, Cinque Limanları'ndan biri; Nebraska'da bir şehir (ABD); yeni Zellanda'da bir şehir; soyadı; Thomas Hastings (
1929, ortağı John Merven Carrere ile birlikte büyük mimarlık şirketi kuran ünlü ABD mimarı; Warren Hastings (
1818), BHindistan'da ilk genel vali olarak görev yapan İngiliz devlet adamı (1773'ten 1785'e kadar); Hastings Muharebesi
HASTINGS : English Turkish
n. erken meyveler, erken sebzeler; erken yetişen meyve veya sebze
HASTY : English Turkish
adj. acele, çabuk, hızlı, ivedi, tez, aceleci, telaşçı, çabuk sinirlenen, düşüncesizce yapılmış
HAT : English Turkish
n. şapka
HAT IN HAND : English Turkish
mütevazi, alçakgönüllü
HAT STAND : English Turkish
n. şapka askısı
HAT TREE : English Turkish
n. şapka askısı
HAT TRICK : English Turkish
üst üste üç sayı, el çabukluğu
HATBAND : English Turkish
n. şapka kurdelesi, şapka bantı
HATBOX : English Turkish
n. şapka kutusu, şapka saklamak için sert kutu
HATCH : English Turkish
n. bölme, civcivler, kapak, ambar kapağı, servis penceresi, civciv çıkarma, ince çizgi, tarama
HATCH : English Turkish
v. civciv çıkarmak, kuluçkaya yatırmak, gizlice hazırlamak, iş çevirmek, yumurtadan çıkmak, çıkmak, olmak, büyümek, tarama yapmak, ince ince çizmek
HATCHABLE : English Turkish
adj. çatlayabilir, çatlamaya eğilimli, yumurtadan çıkabilir
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani